İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var,
Sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz,
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var,
Onu da hangi diyar olsa götürürsünüz.
Eğri dallar gibi halsiz yorgunsun,
Birikmiş sulardan daha durgunsun,
Görünmez bıçakla içten vurgunsun,
Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.