Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır
Ne göğsünde uyuttu beni
Ne buseyle avuttu beni
Geçti ardından uzun yıllar
O kadın da unuttu beni
Sarmadımsa da belden,
Geçmedim bu emelden
Bir hazin maceradır onu aldılar elden
Başkasına yâr oldu, eller bahtiyar oldu
Gönlüm hep baştanbaşa viran bir diyar oldu.
Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu
Derdim bana arkadaş bugün de akşam oldu
Gölgeler indi suya kuşlar vardı uykuya
Gurbeti duya duya bugün de akşam oldu
Su uyur fısıldaşır gider yâre ulaşır
Yolcu yolda yaraşır bugün de akşam oldu
Ahşap bir köy evi, yıl 1956 olmalı, zira kardeşim Sinan salıncak-ta uyutulacak yaşta. Ben de en çok 3 - 3,5 yaşlarındayım. Duvardaki kancalara asılan bir salıncak ve içinde kardeşim. Aksakallı bir ihtiyar ninni söylüyor, ama bilinen bir ninni değil bu. Bir marş, yumuşak, akıcı, sevgi dolu, kulakları dolduran,
Hürmet sana ey şan dolu sancağım Baştanbaşa arza hâkim ol şahım
Türk askeri, Türk askeri sayende
Sakarya’da kurtuldu şen ocağım
Dünyalara bedeldir mah cemalin
Allah’ıma emanet t ir Kemal’im
Ol sevimli yüzün asla solmasın
Hiçbir vakit kalbim yasla dolmasın
Bazı köylerin okuldan mahrum olduğu düşünülürse köylünün il-mine inandığı imamından başka nesi vardır. Köylü, köyünün sınırlarını aşacak bilgiyi ancak ondan öğrenebilecektir. Şüphelerini ondan aldığı cevaplarla giderecektir. Köy imamı olan kimse kara cahil, mürtecinin biri ise köylünün her bakımdan gerilemesinde en büyük fenalığı yapa-caktır. Şunu bilmeliyiz ki inkılapları seven ve onların gelişmesine yardım eden din adamların bugün her zamandan daha fazla ihtiyaç vardır.
Varlığımız için bu zaruridir.”
Yazan: ALİ ERTEM