Ağaçlar
Kim dikmişti bir zamanlar bu yaşlı kestaneleri
Kim içmişti taş çeşmeden,
Kim dans etmişti süslü salonda?
Göçüp gittiler, unutuldular.
Bugün biz varız güneşin altında
Bize söyler şarkılarını tatlı kuşlar:
Biziz oturan sofrada bir arada, mumlarla
....
Ve biz de göçüp unutulduğumuzda,
Söyleyecek yine ulu ağaçlarda
Şarkısını karatavuk, şarkısını rüzgar,
Ve aşağıdaki nehir köpürecek kayalarda
Ve salonda, akşam çığlıklarında
Tavus kuşlarının, oturacak başkaları.
Söyleşecek, güzelliğe övgüler düzecek,
Gelip geçecek flamalı gemiler,
Ve Ebedii Bugün neşeyle gülecek
“Bir süre yaşadığımız her yer, ancak orayla vedalaştıktan epey sonra belleğimizde biçim kazanır ve hiç değişmeyen bir imgeye dönüşür. Orada bulunduğumuz ve her şey gözümüzün önünde olduğu sürece, tesadüfi ya da kalıcı şeylere hemen hemen aynı önemi atfederiz, gereksiz ayrıntılar ancak çok sonra silinir gider. Belleğimizde sadece hatırlamaya değer olanlar kalır; öyle olmasaydı, hayatımızın tek yılına bile korkmadan, gözümüz kararmadan bakamazdık! “
''..ben iyimserleri daha tehlikeli bulurum, zira o aşırı memnuniyeti, o gevrek gülüşleri ne zaman görsem, 1914 yılını, halkların o dönemde güya sağlıklı bir iyimserlikle her şeyi harika ve müthiş bulduğunu, savaşların aslında çok tehlikeli, şiddet dolu girişimler olduğu ve sonunun kötü de bitebileceği uyarısında bulunan her kötümseri kurşuna dizmekle tehdit ettiklerini hatırlarım. Evet, kötümserler kısmen alaya alındı, kısmen de kurşuna dizildi, iyimserler ise o büyük dönemi yüceltip göklere çıkardı, yıllarca coşup zafer kazandılar; sonunda coşmaktan ve zafer kazanmaktan mahvolarak aniden büyük yıkıma uğrayan iyimserler ve halklar, bir zamanların kötümserleri tarafından teselli edilmek ve yeniden hayata tutunmak için cesaretlendirilmek zorunda kaldılar.'' (Sayfa: 67)
*
#HermannHesse #Ağaçlar
#ÇeviriZehraAksuYılmazer
*
Hep bir sağa bir sola
Salınır çiçekli dal rüzgarda,
Hep bir aşağı bir yukarı
Salınır yüreğim çocuk gibi
Arasında aydınlık, karanlık günlerin
Arasında istemenin, vazgeçişin.