Ağaçların Gizli Yaşamı beni öyle etkisi altına aldı ki, gördüğüm herkese ağaçlarla ilgili öğrendiğim bir şeyler anlatmaya başladım. Gece gündüz aklımda. Yolda yürürken etrafımda ağaç arıyorum. Yaprağına bakıp gövdesine dokunmak, toprağını eşelemek, seni daha önce fark etmediğim için özür dilerim, tanıştığıma çok memnunum demek istiyorum.
Biz aşağı yukarı bir şeyler öğrenmeye başladığımız ilk andan itibaren ağaçların canlı olduğunu biliyoruz fakat bu onlara birer eşya muammelesi yapmamızı engellemiyor.
Çünkü onları tanımıyoruz.
Doğuyor, büyüyorlar. Hastalanıyor, bazen iyileşiyor bazen iyileşemiyorlar. Çocuklarına bakıyor, komşu ağaçlarla ve ormanla iletişim kuruyorlar. Susuzluk çığlıkları atıyor veya acı çekiyorlar. Hepsi ne kadar insani değil mi?
En büyük problemimiz, doğadaki her şeyin hizmetimize yaratıldığını varsaymak. Oysa doğadan sürekli alıp karşılığında hiçbir şey vermeyen her canlı organizma sonunda o şeyi tüketerek kendi sonunu da getirecektir.
Yazar kitabın sonunda ağaçları sevmeyenin onları koruyamayacağını söylüyor. Ben de ağaçları sevmenin onları tanımakla başlayacağını düşünüyorum.
Kitapla ve doğayla kalın.