"Hiç" kelimesinden, bu şekle, bu resme, bu çizgiye benzeyen bir acayip gülüş görmüyor musun? Ben görüyorum... Hatta aynaya baktığım zaman kendi yüzümde bile!
25 Haziran 1921
Hülasa insanlar daima olduklarından şikayetçi, olamayacaklarına hırslı, bir eza, bir üzüntü ile ömür sürerler; hiddetli ve kindar, gözü başka yerde, mütehassir ölürler.
Vapurda yan yana idik, ben sigaramı paketten çıkarır çıkarma z , hemen elini cebine soktu, bir kutu kibrit çıkardı ve yakarak kemali nezaketle1 uzattı:
"Teşekkür ederim efendim, lütfettiniz.. " dedim.
Bu ne nezaketli zattı. Bittabi dikkatlice yüzüne, kıyafeti ne baktım: adi çehreli, bayağı elli, tıknaz, kıranta. bir adam dı. Acaba tüccar, sarraf, yoksa çarşıda kuyumcu veya köyler den birinde eczacı mı idi. Öyle bir şey ... Sigaramı yakmak suretiyle gösterdiği nezakete, ben de hemen sohbete girişmek suretiyle mukabele ettim:
"Galiba, Büyükada'y a gidiyorsunuz?" dedim.
Dünyada tesadüften mühim hangi kuvvet, hangi nüfuz vardır? Tesadüfün yaptığını ne yapabilir? Bütün bir hayatın esasını tesadüf teşkil etmez mi? İnsan tesadüflerle vücut bulup tesadüflerle mesut veya bedbaht olduktan sonra, yine tesadüflerle hayattan çekilip gitmez mi?