Sibel K. Türker Ağula'da, öykü yazımına, kurmacaya ve yazarın tercihlerine dair sesli düşünüyor ve iki örnekle de bunu açıkça belirtiyor. Suskun Bir Çocuk'da, çocukluğun yazar için zengin bir kaynak olduğunu vurgulayarak, yazarın geçmişi kurguladığını, bu kurguyu yaparken mutlaka yaşanmış şeyleri dile getirmesinin gerekmediğini, öykü evreninin
Kitabın adı Ağula'ydı ve bir öyküler toplamıydı. Arka kapağı çevirdim. Kadın yazar bana biraz tereddütle baktı renkli fotoğrafından. Aslında bu hislerimiz karşılıklıydı; çünkü ben de ona karşı bir tereddüt beslemekteydim. Yazarlığı neydi, nereye kadardı ve her şeyden önemlisi bana şu anda bir faydası dokunacak mıydı?
Her şey öylesine belirgin, flu olmaktan öylesine uzaktı ki, az ileride dikilen üstü başı yırtık şarapçı delinin kendi kendine şöyle söylendiğini işittim:
"Bi daa dünyaya gelsem kediler olurdum apla. Öööle güzelkiler."
Kendini bana aşkmış gibi yutturan duygularla öylesine hesaplaşmış, yalnızlığın kutsal mabedine öylesine kapanmıştım ki bu noktadan sonra artık beni kimse kandıramazdı.
Ne diyecektim? Evet, aşk...Bir vakitler, narin, buğday tenli bir kıza duyduğum his. Deniz kıyısında otururduk el ele; ben ölümü düşünür iç çekerdim, o yaşamı düşünür gülümserdi.