"Halka mâl olmuş rivayetler serisinden biri: Bizans İmparatoru'nun, Ayasofya' nın yıkılma tehlikesini önlemek için 2. Sultan Mehmet'ten bir mimar istemiş olması keyfiyetidir. Evliya Çelebi'nin dediğine göre, gönderilen Ali Neccar ismindeki mimar, lazım gelen tamiri yaptıktan sonra işi bitince Edirne'ye dönmüş ve hükümdara: " Padişah'ım, inşallah Kostantiniyye sizin olacak. Ayasofya'yı cami yapacaksınız. Binaya dört payanda vurdum, minarelerin de kaidesini kurdum. İçinin 200 basamak merdivenlerini de döşedim. Konstantin: "Nedir bunlar" dedi. "Tabakaya çıkmaya merdivenler, " dedim ve onun üstünde namaz kıldım. Payandalarla kubbeyi kurtardım. Tamir vazifesi bana düştü, fetih vazifesi de sana düştü padişahım, "demiştir."
"Ammâ biz insanlar, çakal olmadığımızı bir bilsek... bilsek de dünyâya iğne değmiş balon gibi sönüveren bir kof iddianın peşine düşmek üzere gelmediğimizi öğrensek... Bilmem ki bunu kimden ve ne zaman öğreneceğiz?"
'Biz insanlar, hayâtın bir elek gibi bizi durmadan elediğini hiç ammâ hiç düşünmüyoruz. Sâdece üstte kalmaya bakıyor, alta düşenleri ise görmezlikten gelmeyi büyüklük îcâbı sayıyoruz."
"Yalnız bozan ve bozulan biz insanlar...
Tabiata yaylım ateşi açarak onun hilkatine müdâhale ederek kendi kendisinin de dünyânın da perişanlığını mârifet sayan biz insanlar..."