Ahlâk-ı Ala'î'nin dili ağırdır. Bu ağırlık metnin bir imparatorluk eseri olma niteliğinden ileri gelir. Osmanlı ahlâk literatürü arasında yüksek dili bulan bu eser, üslup ve dil kategorilerini süslü, ağır gibi sıfatlara bölerek mütalaa etmek ve kıymetlendirmek zaviyesinden görülemez. Kınalızade, referans bir metin hazırlar, ana bir metin vücuda getirir. Bu itibarla ana metinlerin ara kavramları, ince hikmetleri ifadede dilin geniş imkânlarına ve söz varlığına dayanması zaruridir. Yazılış tarihinden itibaren sarsılmaz bir itimat uyandıran bu Osmanlı klasiği en çok okunan ahlak kitabı olarak kıymeti takdir edilmiş, asli fonksiyonunu icra etmiştir.
Klasik Düşünce Okulu'nun Youtube videoları ile İhsan Fazlıoğlu hocadan Kınalızade Ali Efendi'nin Ahlâk-ı Alâ’î okumaları
youtube.com/watch?v=mie0n4d...
Müellife göre; birinci şart bütün yaratılmışları eşit tutmaktır. Çünkü yaratılmışlar âleme nispetle dört unsurdur. İnsan insana nispet edildiğinde unsurlar gibi eşit olmazsa mizacı doğru olmaz. Aynı şekilde fertler eşit tutulmazsa dünyanın da mizacı doğru ve uyumlu olmaz. İnsan bedenin unsurlarını kalem sipahileri, kılıç sipahileri, meslek erbabı ve sanatkârları ve çiftçiler ve ekinciler olarak dört gruba ayırmaktadır. Bu topluluklardan birinin diğerine göre üstün gelmemesini savunan müellif aynı şekilde bu topluluklardan bazısı diğerinin işini yapmaya kalkışırsa da toplumda bozulma meydana geleceği konusunda uyarmaktadır.