Lübbü'l Akâid

Akaidin Kalbi

Hâlid-i Bağdâdî

Akaidin Kalbi Hakkında

Akaidin Kalbi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Semerkand Yayınları Sâdât-ı Naksibendiye Akaidi serisinin dördüncü kitabı Lübb’ü-l Akâid (Akâidin Kalbi) çıktı. Mevlânâ Halid-i Bagdâdî hazretleri’nin oglu için yazdıgı risale, iman ve Islâm’ın sartları okuyanların çok rahat bir sekilde anlayabilecegi sade ve naif bir üslüpla kaleme alınmıstır. Mevlânâ Halid-i Bagdâdî hazretleri kitaba, “Eger biri Islâm nedir diye sorarsa” diyerek baslamakta ve ogluna nasihat eder gibi devam etmekte, ayrıca bir müslümanın akaidle ilgili bilmesi gereken her seyi kısa ve öz bir sekilde izah etmektedir.
Çevirmen:
M. Fatih Çakır
M. Fatih Çakır
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 43 dk.Sayfa Sayısı: 96Basım Tarihi: Temmuz 2014Yayınevi: Semerkand Yayınları
ISBN: 9786051590448Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 30.0
Erkek% 70.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Hâlid-i Bağdâdî
Hâlid-i BağdâdîYazar · 12 kitap
Zamanın ünlü hoca ve alimlerinden eğitim görmüştür. 1804 yılında Medine'ye, dört yıl sonrada Hicri 1224 yılında Hindistan'ın Cihanabad şehrinde Şeyh Abdullah Dehlevi'nin yanına giderek Nakşibendlik tarikatının eğitimine girmiştir. Burada Şâh Ghulam Ali Dehlevî'den "irşad icazeti" alarak beş ayrı tarikata halife olmuştur. Nakşibendi, Kadiri, Sühreverdi, Kübrevi, Çeşti. Süleymaniye'ye geri dönüp iki yıl sonra Bağdat'a giderek yerleşir. Burada öğrencilerine tefsir, hadis, tasavvuf, fıkıh gibi çeşitli dersler verir. On yıl sonra müritleri ve halifeleriyle birlikte Şam'a yerleşir. Babası Pir Mikail'dir. Osmanlıya yakınlığı ile tanınır. Müslümanların birliğini Osmanlı Devleti'nin sağlayacağı düşüncesindeydi. En büyük özelliği Medreselerinde eğitim dili olarak Osmanlıca, Arapça ve Farsça'nın yanında Kürtçe'yi kullanmış olmasıdır. İki temel inanç özelliği şeriata bağlılık ve Tasavvufa olduğunun tersine cerhî zikirden kaçınmak olarak özetleyebiliriz. Halifeleri aracılığıyla gerek Kuzey Irak'ta gerekse Şam, Kudüs, Bağdat ve Güney Anadolu'da binlerce müridi oldu. Sonradan "Mevlana" mahlasını aldı. 1827 yılında Şam'da veba hastalığından vefat etmiştir. Türbesi Şam'da Salihiye'de olup ziyarete açıktır.