Her zaman itiraf etmiştim: Yalnız kalınca ben bir işe yaramam. Birini, bir şeyi mutlaka sevmeliyim ben, yoksa kendimi bir mısır tarlasında hasattan sonra unutulmuş delik bir çanak gibi bomboş ve bir hiç hissederim.
Düşünceden yoksun bir dinginlik. Mezarlık. İşlenmiş bir zekânın cazibesi katılmadıkça iyiliğin bile tadı kalmıyor. Dolu bir mide ve uyku. Demek insanlığın size ekmek vermesi biraz zihnini kurcalayacak bir soruya cevap vermesinden daha kolaymış.