Adrien Zograffi'nin hayallerinin peşinden Akdeniz'e gidişini anlatan romanın ilk bölümü beni efil efil, huzur veren bir deniz yolculuğuna çıkardı desem yeridir. Yolculukta tanıdığı Musa, Kahire, İskenderiye ve Şam'da yaşadıkları, Musa aracılığıyla hayatına giren Sarah ve Titel, birlikte çalıştıkları insanlar derken okuyucu bir sürü maceranın içinde buluyor kendini. Geçen yüzyılın başlarında geçen bu hikayede Osmanlı egemenliğindeki pek çok şehrin yapısına dair ipuçları bulmak mümkün. Kahramanımız Adrien yoksul bir hayalperest ama aynı zamanda cesur bir genç. Kitabın sonlarına doğru ne istediğini bilmeyen biri olduğunu düşündüğümü de belirtmem gerekir. İstikrarlı olduğu iki unsur var; Arkadaşı Mikail'e duyduğu derin sevgi ve hoşuna gitmeyen herhangi bir şeyi ne olursa olsun reddedişi...