Ah! Geliyor. Gel! Gel ki ölüm de arkandan seni kovalayıp geliyor. Gel ki bir adım attıkça kim bilir kaç yıllık ömrün azalıyor, kim bilir mezarına kaç arşın yaklaşıyorsun? Gel ki ecelin adam kıyafetine girmiş, seni yakandan tutup da cehennemin dibine atmak için burada bekliyor.
Biz daha ne gördük ki kavgayı askere bırakalım? Hâlâ zaferden zafere gidiyoruz, hâlâ üç yüz kişimiz üç bin adamla çarpışsa kazanıyor. Hâlâ günde bir tabya, bir köy zabtediyor.
Dünyada her gün, bir muharebede telef olanların yüz katı adam ölüyor, savaşta telef olanlar da bir tesadüfle gidiyor, dünyada ölenler de... Demek ki, muharebe meydanı küçülmüş bir âlem.
Ah, acaba buraları fetheden atalarımız mezarlarından kalksalar da bizi bu durumda görseler ne derlerdi? Mutlaka kendi soylarından geldiğimize inanmazlardı.
Genç bir Osmanlı subayı ve onun çok severek değer verdiği altı aylık nikahlı karısı, Osmanlı İmparatorluğunun savaş dönemleri. Kendi sevgisinin yüceliği gibi eşinin de kendisini sevdiğini düşünerek , cepheye giden genç subayın ardından kendine sığınacak liman arayan eşinin hikayesi piyes tadında ele alınmış. Keyifli okumalar.
Akif BeyNamık Kemal · Kitapzamanı Yayınları · 2009690 okunma