Kurtarıcı, Suçlayıcı veya Kurban rollerinden; birine büründüğümüzde duygusal hatalar yaparız: Kurtarıcı olarak, insanlar için yapmak istemediğiniz, kendilerinin yapması gereken şeyleri yaparsınız. Suçlayıcı olarak, kendinizce haklı olduğunuz bazı durumlardan dolayı sıklıkla kurtardığınız insanlara kızarsınız, onlara karşı saldırıya geçersiniz. Kurban olarak ya Kurtarıcının size ilgi göstermesini istersiniz. Ya da bütün bu eylemler yapılırken var olan, yaşanan durumla ilgili hiçbir şey yapmayarak Suçlayıcının size saldırmasına izin verirsiniz.
İnsanların yalnız olumlu iletiler verirken çekingen davranmadıklarını aynı zamanda isterken ve alırken de çok zorlandıklarını fark ettim. Kendi kendine ileti vermek ise kesinlikle bir tabuydu.
Duyguların gücünü karşımıza değil de yanımıza alırsak, duygusal okuryazarlık 'bizim sınırsızca paraya ve de her şeye ulaşmamızı garanti etmese de' kişisel gücümüze ulaşmamızı sağlayan bir anahtar olabilecektir.
Zeki birçok insan duygusal açıdan voltajı düşük aletler gibi hareket eder?
Bu davranış şöyle açıklanabilir:
Bizler duygularımızla bağlantımızı kaybettik ve onlarla başa çıkmayı asla öğrenemedik.
Benimsenen yaşam planları ve rollerin her biri değişik duyguların, tepkilerin geliştirilmesine; önemli bir dizi duygusal hataya neden olur. İnsanlar oyunlar oynadıklarında bir kısır döngü içinde Kurtarıcı, Suçlayıcı ve Kurban rolleri arasında birinden diğerine doğru değişim yaşarlar.
Sevgi, karşılıklı saygı, güven, nezaket, cinsel coşku ve kişisel hayranlıkla beslenirse güzel bir ilişki yaratır. Öfke, bencillik, kırgınlık olumsuz yargılarla beslenirse ilişki bozulur.
Çocukluk dönemi, duygusal stresle ve hatta istismarlarla doludur. Sıklıkla şefkat isteğimizi göz ardı eder ve farkına varmayız ya da kötü durumda olduğumuzda insanların yanımızda olmadığını, ihtiyacımız olan iletileri bizden esirgediklerini görürüz; iyi olduğumuz zamanlarda bize verilen sevgi ve iletilerle idare etmeye, yetinmeye çalışırız.