sürekli ölmeyi öğrenmek
bu içi geçmiş yaşamda
hava kapısından kaçıp
yeni günahlar getirmek uyuyan gezegenlerden
soluğun o eski nesnesinde
en son alıştırmayı yapmak
ürküp yeni ölümden
gözyaşları nereye aktı peki
dünya kuruyup gittiyse?
Giysilerimi yıkıyorum
Çokça ölmek sinmiş gömleğe
çoksesli ölüm şarkısını söylüyor şurda burda
Kovalayanlar uyuyup bir güzel ölümü
iğnenin deliğinden geçiriyorlar
Kumaş da istekli mi istekli
koynuna alıyor uyuyorken -
Sevgili ölü kardeşlerim benim
karanlıktan kesilmiş bir tutam saç
adına gurbet diyorlar
uzuyor usulca açık kalmış zamandan içeri
Bense gizli bir ölçüye uyarak
ölüp gidiyorum
tomurcuklarıyla gerinen bir dakikaya
yine de dikiyorlar kaynanadillerini
toprağa ardımdan -
Şarabını yalaza devreden bir asma çubuğuyum ben
kaykılıyorum geriye doğru -
hiçbir şey yapmamak
solmak göz göre göre
kapıp kaçırılmış bir kanat vuruşuna ait
ellerimle dikmeye çalışıyorum bir deliği
ama ellerim durmuş bu apaçık uçurumun kıyısında inliyorlar
Açtır hep
boş zaman
gelip geçiciliğin yazıtına –
Gecenin sancağına sarılı
mucizelerle sarmaş dolaş
tek bildiğimiz
senin yalnızlığının
benim yalnızlığım olmadığı –
Belki bir de
düşlerin elde ettiği bir yeşilin
ya da
bir ezginin
parıldayabileceği öndoğumda –
Dilimizin inleme köprülerinden duyduğumuz
derinliğin belli belirsiz uğultusu –
Peki nerede bulunur o sözcükler
ilk denizin aydınlattığı
o gözlerini açabilen
dil yarası taşımayanlar
o ışığın bilgelerince korunanlar
tutuşmuş göğe yükselebilmen için
sözcükler
suskunluğa sürüklenen bir evreni
senin ilkyazlarına çekip getirenler-
Doğruca en uçta sınırda durana
acıyla köşe kapmaca oynamadan
tadını almak için dirilişin
ağzıma kum doldursam
ancak o zaman düşebilirim belki ardınıza
terk ettiniz siz benim hicranımı
sevgimden ayrı düştünüz
canlarım benim-
Bırak dökülsün gözyaşlarında
zincirlerinden kurtulmuş ağırlığı korkunun
Farklı dünyaların dengesini
iki kelebek koruyor senin için
Gözyaşlarını şu söze döküyorum ben:
İşte içindeki korku başladı ışımaya
Çarçabuk uzaklaştırıldı ölüm gözümüzün önünden
Ayaklanıyor nesneler
ama tomucuklanan kürecikler de dirilip
yer açıyorlar kendilerine
Hasta yıldız söylenemez olanda şifa buluyor –