Karanlık, aydınlık; doğum, ölüm ve tüm bunların yanında "kalım". Hayat, bir "kalım"dı; yaşam değildi. Yaşam, belki de bir yerlerde, mutlu insanların diyarında akıyordu. Burada değil. Boşuna bu hayat için ölüm-kalım savaşı demiyorlardı...
Yenildik, bunu kabul edelim. Var oluşumuz, düşünce yapımız; onlara karşıt gelen hangi düşüncemiz varsa, her alanda yenildiğimizi kabullenelim. Umut bu topraklardan çekip gideli çok oldu.
Hayatta her gün çiçekler açmıyor; her mevsim kendi bilincindeki çiçeği koşullar uygun olduğunda karşımıza çıkarıyor ve bize onu ancak dalında ve var olduğu anda kıymetini bilerek sevmek düşüyor.
İlk başta ölümle göz göze geliyor insan ve o an anlıyor hayatının aslında ne kadar kıymetli olduğunu. Sonrası iplik söküğü gibi geliyor, ya iyileşiyorsun ya da ölümü kabullenip ona kucak açıyorsun.
Yenildik, bunu kabul edelim. Var oluşumuz, düşünce yapımız; onlara karşıt gelen hangi düşüncemiz varsa, her alanda yenildiğimizi kabullenelim. Umut bu topraklardan çekip gideli çok oldu. Üstelememizin ve “Zafer yakındır,” demenin hiçbir anlamı yok.
“Hayatta ger gün çiçekler açmıyor; her mevsim kendi bilincindeki çiçeği koşullar uygun olduğunda karşımıza çıkarıyor ve bize onu ancak dalında ve var olduğu anda kıymetini bilerek sevmek düşüyor.”
Hayatta her gün çiçekler açmıyor; her mevsim kendi bilincindeki çiçeği koşullar uygun olduğunda karşımıza çıkarıyor ve bize onu ancak dalında ve var olduğu anda kıymetini bilerek sevmek düşüyor.