Nesnel bilim adına öne sürülen böylesi ifadelerin baskısına nasıl dayanılabilir? İnsanlar ekmek istiyorlar ve kendilerine taş ikram ediliyor. ‘Kurtulmak’ için ne yapmaları gerektiğine dair öğüt dileniyorlar, fakat kendilerine kurtuluş düşüncesinin anlaşılır bir muhtevadan yoksun ve çocukça bir nevrozdan başka bir şey olmadığı söyleniyor. Sorumlu kişiler olarak nasıl yaşayacaklarına dair kendilerine yol gösterilmesini arzu ediyorlar ve kendilerine hür iradeleri, dolayısıyla sorumlulukları olmayan bilgisayar benzeri makinalar oldukları söyleniyor.
St. Thomas Aquinas, Aristo’yu izleyerek, “en yüce şeylerden elde edilecek en
zayıf bilgi, en küçük şeylerden elde edilecek en emin bilgiden daha çok arzuya şayandır” diyordu.
.. sonuçta,niyetlerimiz bize eylemlerimizden çok daha gerçek gelir ve bu durum, eylemlerimizin kendilerine niyetlerimizden daha gerçek göründüğü diğer insanlar hakkında bütün ölçüde yanlış anlamalara sebep olabilir.
Eminim ki bütün insanlar farkında olduklarından çok daha büyük güçlere sahiptirler- bu kabiliyetleri geliştirmek için gerekli olan fiyatı, kendi kendisiyle ilgilenmekten uzak durma bedelini, ödemeye arzulu olurlarsa şayet..