Elburz Dağları’nın yamacında, perilerin yaşadığı, muhteşem bir manzaraya sahip ve kimsenin ulaşamadığı bir yerdir Alamut Cenneti. Yaşarken oranın bahçelerinde gezip saraylarında eğlenen, bu cenneti görme saadetine erişmiş olanlar, “Cennet-i Âlâ”ya gittiklerine inanır ve kendilerini oranın büyüsüne kaptırır. Hacca gitmek üzere yola çıkan genç sevgililer Zümrüt ile Hüseyin’in ilginç hikâyesi de burada başlar… Bu kutsal yolculukta Zümrüt, gördüğü rüyanın etkisiyle kardeşinin mezarını aramaya koyulur. Hüseyin’in, onu vazgeçirme çabaları sonuç vermez ve serüven başlar… Periler, cennet bahçeleri ve Zümrüt’e kavuşma hayali ile Hüseyin, Allah’a ulaşmada merhaleler katederken, zahirî ve bâtıni âlemlerdeki yolculukları sırasında uğradığı felaketler sonucunda, nihayet Alamut’a varır. Karşılaştığı manzarada duyduklarına inanamayan Hüseyin, Balgan Hatun’un Alamut seferinde önemli bir oynar.
