Kalbe yetişemeyen zihin, ara sıra hayretle haykırır: "Delirdin mi, hangi yeni fikirler seni böyle acılara gark ediyor? Bütün bunlar gerçek hayat değil ki!"
Arzular ne kadar yoğunsa, o kadar şiddetli birer işkenceye dönüşüyor, ıstırabım yoğunlaşıyordu; sanki bu duygu cebirinde katsayı değişmiyor, ama artı işareti eksi oluyordu.
Kıskanan bir insanın öğrenme arzusuna kapıldığımız andan itibaren, hiçbir şeyin açıkça seçilemediği, baş döndürücü bir kaleydoskopun ortasında buluruz kendimizi.