Âlemlerin Efendisi(s.a.v.) ve Osmanlı Sultanları

Muzaffer Taşyürek

Âlemlerin Efendisi(s.a.v.) ve Osmanlı Sultanları Posts

You can find Âlemlerin Efendisi(s.a.v.) ve Osmanlı Sultanları books, Âlemlerin Efendisi(s.a.v.) ve Osmanlı Sultanları quotes and quotes, Âlemlerin Efendisi(s.a.v.) ve Osmanlı Sultanları authors, Âlemlerin Efendisi(s.a.v.) ve Osmanlı Sultanları reviews and reviews on 1000Kitap.
Sevdim seni hep canlara cânân diye sevdim, Bir ben değil, âlem sana kurbân diye sevdim. Ecrâm u felek, levh u kalem mest-i nigâhın, Dîdârına âşık Ulu Yezdân diye sevdim. Mahşerde nebîler bile senden meded ister, Gül yüzlü melekler sana hayrân diye sevdim. Aşkın ile buhurdan gibi tütmede bu kalbim, Sensiz bana cennet bile hicrân diye sevdim. Tâ arşa çıkar her gece âşıkların âhı, Asîlere lûtfun yüce fermân diye sevdim. Doğ kalbime bir lâhzacık ey nûr-i dilâra, Sevdânı gönül derdine dermân diye sevdim. Bülbül de senin bağrı yanık âşık-ı zârın, Feryâdı bütün âteş-i sûzân diye sevdim. Hûriler ezelden beri şeydâ-yi cemâlin, Yanmıştı sana "Yûsuf-ı Ken'ân" diye sevdim. Evlâdü iyalden geçerek ravzâna geldim Evsâfını medh etmede Kur'an diye sevdim. Kıtmîrinim ey şâh-ı rusül, kovma kapından, Âlemlere rahmet dedi Rahmân diye sevdim. Şeydâ kuluna eyle nazar merhametinle, Bir lahza nazar en büyük ihsân diye sevdim. Cemâlî (?)
Sayfa 220Kitabı okudu
Osmanlı zamanında ramazanlarda Sultan Ahmed Meydanı'ndaki Alman Çeşmesi musluklarından şerbet akardı (Şimdi bir ramazanda bu âdet Eminönü Belediyesi tarafından uygulandı. Lâkin herkes şerbet olduğunu bilmeden elini yüzünü yıkadı. Sonra da yapış yapış olan yüzünü yıkayacak bir başka çeşme aramaya başladılar ki bir Osmanlı âdetini daha, bu şekilde yüzümüze gözümüze bulaştırmış olduk).
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
Ey gönül bir can içün her cana minnet eyleme İzzet-i dünya içün sultana minnet eyleme
Sayfa 205Kitabı okudu
"Yabancı bir kumaş tâcirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı 'Onu sana veremem, kusurludur' cevabını vermiştir; yabancı tâcirin, 'Ziyanı yok, önemli değil' demesine rağmen Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermemekte direterek, 'Benim malımın kusurlu olduğunu söyledim biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım. Neticede Osmanlı'nın gururu, şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekâr sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem' diyerek kumaşı vermeyişinin sebebini izah etmiştir."
Sayfa 184Kitabı okudu
Du Loir: "Türkler herhangi bir intikam hissi beslemekten son derece çekinirler: Dinlerinin bu hususa ait bir hükmü mucibince, cuma namazına başlamadan önce düşmanlarını affettiklerini âdeta ilan etmek durumundadırlar. Aksi halde, namazlarının kabul edilmeyeceğine inanırlar. Ayrıca her bayramın birinci günü de onlar için umumi bir barış günüdür. Birbirlerine rastladıklarında tokalaşırlar; küçükler büyüğünün elini öptükten sonra ellerini başlarına götürüp, Bayramın mübarek olsun! derler.
Sayfa 180Kitabı okudu
"Ahlâksızlıkla ilgili en küçük bir olaya tanık olmak imkân dışıdır. Sokaklarda bir yerde birikmek, yolu tıkamak, yüksek sesle konuşmak, çarşıda bir dükkânı lüzumundan fazla meşgul etmek, ayıp sayılır."
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
"Paşasından sokak satıcısına kadar, istisnasız her Türk'te vakar, ağırbaşlılık ve asillik ihtişamı vardır. Hepsi derece farkları ile, İslâmî terbiyeyle yetiştirilmişlerdir. Kıyafetleri farklı olmasa, İstanbul'da bir başka tabakanın olduğu belli değildir..."
Sayfa 178Kitabı okudu
Osmanlı'nın Kur'an ahlâkına dayalı bu ahlâk anlayışına şahit olan dönemin elçi ve gezginleri, yazdıkları kitaplarda bundan hayranlıkla söz etmektedirler. Örneğin, Edmondo de Amicis'in İstanbul adlı eserinde şu ifadeler yer almaktadır: "Tetkik ve tespitlerime göre İstanbul'un Türk halkı, Avrupa'nın en nazik ve en kibar topluluğudur. Koca şehrin en ıssız sokaklarında dahi bir yabancı için hiçbir hakaret ve zarara uğrama tehlikesi yoktur. Halk arasında küstahça bir bakış şöyle dursun, fazla kötü bir nazara bile hiçbir zaman tesadüf edilmez. Kahkaha sesleri gayet nadirdir. Kapı, pencere ve dükkânlardan hiçbir kadın sesi aksetmez."
Sayfa 178Kitabı okudu
"Türkler asırlar boyunca birçok millete hâkim oldular; fakat onları asimile etmeye asla gayret etmediler. Onlara hürriyet verdiler, din ve kültürlerinin yaşanmasına müsaade ettiler."
Sayfa 173Kitabı okudu
İngiliz tarihçi F. Downey, Türkler'in adaletine ve merhametine sığınan insanlardan şu şekilde bahseder: "Birçok hıristiyan, adaleti ağır ve kararsız olan hıristiyan ülkelerindeki yurtlarını bırakarak Osmanlı ülkesine gelip sığınıyorlardı."
Sayfa 172Kitabı okudu
59 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.