Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri Gönderileri
Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri kitaplarını, Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri sözleri ve alıntılarını, Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri yazarlarını, Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün Doğu Türkistan’da hastalık tedavisi için uygulanan Şamanist işlemler İslami bir kılıkta devam etmektedir. Altay Şamanlarının ayini, İslami dualar, peygamber ve velilerin isimleri karıştırılarak İslamileştirilmeye çalışılmıştır. Perihan denilen bu Müslüman Şamanlar bu yolla kendilerini koruyabilmişlerdir…
Günümüzde Anadolu’da da aynı durum söz konusudur. Okuyup üflemek, ip bağlamak, muska yazmak vs usullerle hastalık tedavi etmeye çalışan kimseler vardır. Halk arasında genellikle hoca diye tanınan bu şahıslar, gerçekte Şaman kalıntısı kimselerden başka bir şey değildirler. Tıpkı Doğu Türkistan’daki meslektaşları gibi, onların da Yıldızname ve benzeri, hususi olarak tertiplenmiş, içine ayetler, peygamber isimleri, Allahın isimleri karıştırılmış birtakım kitapları vardır. Yazdıkları muskalar da aynı mahiyettedir. Bunlardan başka yine Anadolu’da cindar adıyla bilinen ve hastaların vücuduna girdiğine inanılan cinleri kovarak yahut emrindeki cinlerle geleceği ve gaybı keşfederek birtakım kehanetlerde bulunan kişilerin de, Şamanistler arasında yardımcı ruhları çağırarak hastanın içinden fena ruhları çıkarmaya çalışan veya geleceği öğrenen Şamanlardan farkı olmadığı ortadadır. Yüzlerce yıldan beri İslamiyet, Anadolu’da dahi Şamanizmin bu ana fonksiyonunu silip atamamıştır.
13. yüzyılda Anadolu’ya muhtelif göçlerle gelip yerleşen Türkmen babalarının, eski Türk Şamanlarının islamileşmiş şekilleri olduğu eskiden beri bilinmektedir.
Alevi ve Bektaşi inançlarındaki menkıbelerin kökenlerine inilen çok temiz bir çalışma. Hacı Bektaş, Hacım Sultan, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Otman Baba gibi bir sürü Alevi- Bektaşi önderinin menkıbelerindeki dini motiflerin belgelere riayet edilerek incelenmesiyle hangi din ve görüşlerden etkilenmiş oldukları ortaya seriliyor. Kitabın sonundaki genel tahlile göre bu dini motiflerin %10'u tabiat kültlerine, %25'i Şamanizm'e, %33'ü Uzak Doğu ve İran dinlerine ve %32'si de Kitab-ı Mukaddes'e dayanmaktadır.
Birbirinden çok farklı dinlerin her birinden ayrı motifler alarak yeni bir alaşım meydana getirildiğini görüyoruz. Sosyal tarihe meraklılar, dinler tarihiyle ilgilenenler, heterodoksik inançlara ilgi duyanlar, Aleviliği veya Bektaşiliği araştırmak isteyenler için önemli bir kaynak olacağı inancındayım.
Ahmet Yaşar Ocak kitapta oldukça çok kaynakçadan yararlanmış
Kimi sayfalarda kitabın neredeyse yarısı
Kaynakçaya ayrılmış.
Kitapta aradığım detaylı bilimsel araştırmayı bulamadığımı belirtmek isterim. Son bölümlere doğru mitlere ve masalsı anlatılara yer vermiş. Şeyh uçmaz mürid uçurur sözünün güzel bir ifade olduğunuda kitapta yer verilen menkabelerden anlıyoruz.
Abdal Musa'ya ait bir menkabede ise şunlar anlatılır...
Abdal Musa bir gün müridlerine tekkeye bir gemi dolusu asker geleceğini haber verir; bunlar için yemek hazırlanmasını emreder.
Gerçekten bir saat sonra askerler sahile ayak hasarlar. Müridler onları alıp tekkeye getirirler. Askerler ocaktaki kazandan başka ortalıkta bir şey görmeyince aç kalacaklarını zannederler. O sırada şeyh dervişlere yemeği askerlere paylaştırmalarını bildirir. Yemek kepçe ile kırk bin askere paylaştırılır. Önlerinden artıncaya kadar yedikleri halde kazan yine dopdolu durur.
Kitleler ugradıkları haksızlıktan kendilerini kurtaracağına iman ettikleri şahıslara insanüstü vasıflar yakıştırmakta, onların ölümsüz olduklarına inanmak istemektedirler.
Çünkü buna ihtiyaçları vardır. Bu sebeple zaman zaman bu ruh halinin bir dini inanç biçimine dönüştügü görülür.
Daha ilk çaglardan beri dünyanın muhtelif yerlerinde ölüm denilen olayın bir çeşit dünyadan yükseğe çıkma olarak kabul edildigine dair inançlar görülmüştür. Mesela piramitlerdeki metinlerden ögrenildigine göre eski Mısır dininde firavunların ölüm esnasında göge çıktıklanna inanılmaktadır. Bu çıkış bazan bir kuş, çekirge yahut uçan bir böcek şekline girerek, bazan da doğrudan yükselmekle olmakta ve firavun Güneş Tanrısı Ra tarafından kabul edilmektedir. Musevilikte ilyas Peygamber'in, ateşten atların çektiği bir arabaya binip göğe yükselerek düşmanlannın saldırılarından ve ölümden kurtulduğuna
inanılmaktadır.Hıristiyanlık'ta da Hz. lsa'nın çarmıha gerildikten (crucifixion) sonra yeniden dirildiği (resurrection) ve göğe çekildiği (ascension) inancı herkesçe malumdur. Aynı inanç bir farkla İslamiyet'te de mevcuttur. İslamiyet'te haça gerilenin Hz. lsa olmayıp Allah tarafından ona benzetilen münafık bir havari olduğu ve ölmeden önce Hz. lsa'nın sağ olarak Allah katına çıktığı kabul edilir