Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin Siyasi Otorite Karşısındaki Tutumu

Alim ve Muhalif

Cem Zorlu

Alim ve Muhalif Sözleri ve Alıntıları

Alim ve Muhalif sözleri ve alıntılarını, Alim ve Muhalif kitap alıntılarını, Alim ve Muhalif en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ebu Hanife, çok şık ve kaliteli giyinirdi; giydiği elbisenin değerinin 30 dinar olduğu söylenmektedir. Şık giyinmesinin yanı sıra parfüm kullanması ile de meşhurdu. Torunu Ömer, dedesinin evden çıkınca, daha gideceği yere varmadan güzel kokuların çevreyi sardığını söylemektedir. Ebu Hanife, kendisi çok şık ve kaliteli giyindiği gibi başkalarının pejmürde giyinmelerinden de son derece rahatsız olur ve hemen bu tür kişilere ya giysi temin etmeye çalışır ya da yeni giysi almaları için onlara para verirdi. Bir gün yanına gelip oturan bir adamın üzerindeki eski elbise Ebu Hanife'nin gözüne ilişti. Adam kalkıp gideceği zaman Ebu Hanife ona, biraz beklemesini söyledi. Meclis dağılıp herkes gittikten sonra ikisi yalnız kalınca adama: -Seccadeyi kaldır, altında olanları al, dedi. Adam seccadeyi kaldırdı altında 1000 dirhem vardı, durakladı. Ebu Hanife: -Al bu dirhemleri, dedi. -Onunla kılığını kıyafetini değiştir. Adam: -Benim halim vaktim yerinde, buna itiyacım yok, cevabını verdi. Bunun üzerine Ebu Hanife: -Sen Hz peygamberin şu hadisini duymadın mı? "Allah kulunun üzerinde ona verdiği nimetin eserini görmeyi sever." -Sen şu halini değiştirmelisin ta ki dostların senin için kederlenmesin.
Sayfa 26 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Ebu Hanife'nin Kadılık Görevini Reddedişi
Davut bin Raşit el-Vasıtî, Ebu Hanife'nin Abbasi halifesi Mansur'un kadılık teklifini reddetmesini şu şekilde anlatır: Kadılık görevini kabul etmesi için Ebu Hanife'ye işkence edildiği günlere şahit oldum. Cezaevinde bulunduğu süre zarfında Ebu Hanife'ye her gün çok acı verecek şekilde on sopa vuruluyor, atılan bu sopaların izi Ebu Hanife'nin vücudunda açıkça görülüyordu. Nihayet bu sopaların sayısı 110'a ulaşmıştı. Her seferinde Ebu Hanife'ye görevi kabul etmesi teklif ediliyor; O da buna uygun olmadığını ifade ederek teklifi reddediyordu. Ebu Hanife, art arda vurulan sopaların şiddetinden gözyaşlarını tutamıyor ve gizlice şöyle diyordu: "Ey Allah'ım! Benden kudretinle bunların şerrini def et!" Ebu Hanife, kadılık teklifini reddettikçe yiyecek ve içecekten mahrum bırakılıyor hapiste ona yapılan baskılar arttırılıyordu. Bu şekilde günler geçiyor, baskılar dinmiyor, Ebu Hanife ise kararından vazgeçmiyordu. Tüm baskılara direnen ama kadılık görevini kabul etmeyen Ebu Hanife, en sonunda zehirlenerek öldürülmüstür.
Sayfa 293 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ebu Hanife'nin Kelamdan Fıkha Yönelişi:
Yahya bin Şeyban rivayet ediyor, Ebu Hanife şöyle demiştir: Ben kelami konularda güçlü idim ve çok iyi tartışırdım. Bir müddet bununla uğraştım. Münakaşalar yapıyor, kelamı müdafaa ediyordum. Kelami problemlerle uğraşan ve bu konularda tartışmalar yapanların çoğu Basra'da bulunuyordu. Yirmi defadan fazla Basra'ya gidip geldim. Orada bir sene
Sayfa 31 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Hukuk ve Siyaset:
Hukuk, siyasi otoritenin gücünü arttırmak pekiştirmek ya da muhalefetin gücünü kırmak gibi değişik amaçlarla siyasete alet olmuştur. Hem Emeviler hem de Abbasiler döneminde hukuka siyaset bulaştırmayan halife çok azdır. Genelde halifeler ya doğrudan ya da dolaylı biçimde hukuku temsil eden kadılık işlerine karışmışlardır. Faaliyetlerinin haramı helal, helali haram kılan şeri bir nitelik kazanması için kadıları kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorlamışlardır. Bundan dolayı bazı fakihler kadılık görevini üstlenmek istememişlerdir. Ama genelde hukukçular maalesef can, mal endişesi ya da makam ve menfaat hırsı ile siyasi otoritenin kötü emellerine alet olmuşlardır. Ebu Hanife gibi Allah'ın kendisine ihsan ettiği fıkıh/ hukuk nimetini hak yolunda kullanan fakihlerin sayısı ise oldukça azdır.
Sayfa 288 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Şia'nın Beklentisi ve Mehdilik:
Mehdilik inancı İslamiyetin ilk dönemlerinde ortaya çıkmış ve zamanla diğer inançlardan etkilenerek farklı bir hüviyet kazanmıştır. Sıffın Savaşı esnasında Ali taraftarları hazreti Ali'ye Mehdi derken karşı taraf da Muaviye için aynı ifadeyi kullanıyordu. Ahmet Emin, Duha'l-İslam adlı eserinde, Mehdilik inancını ilk ortaya koyanların Şia olduğunu, Emeviler ile Abbasiler'in de onlardan bu inancı aldıklarını kabul etmektedir. Uzun süre muhalefette kalarak iktidar ümitlerini yitirmeleri, Şia'yı bu inancı ortaya çıkarmaya iten en önemli psikolojik nedendir. Böylece onlar, bu inançla siyasi isteklerini ve hilafetin bir müddet sonra kendilerine intikal edeceğini dile getiriyorlar ve kamuoyundaki Şii devlet özlemini canlı tutabiliyorlardı.
Sayfa 185 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Ebu Hanife'ye Göre Halifeliğin Meşruiyeti:
Ebu Hanife, hilafetin müminlerin önceden seçim yapması ve tam bir biatın gerçekleşmesi ile ancak sahih olacağını, vasiyet yolu ile sahih olmayacağını düşünüyordu. Eğer biat ve şura ile iktidara gelinmemişse ona göre iktidar gayr-i meşrudur.
Sayfa 312 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ebu Hanife'nin, Kadılık Konusunda Öğrencilerine Tavsiyesi:
Ebu Hanife kendisi kadılık görevini kabul etmediği gibi öğrencilerine de böyle bir görev teklifi almaları halinde bunu kabul etmemelerini tavsiye etmiştir. Ebu Hanife'ye, Merv'deki öğrencilerinden Nuh bin Ebi Meryem'den kadılıkla imtihan olunduğuna dair bir mektup gelince şöyle bir cevap yazmıştır: "Mektubun bana geldi. İçindeki bütün bilgilere vakıf oldum. Ulu kişilerin bile altından kalkamayacakları büyük bir sorumluluğun altına girmişsin. Sen suda boğulmuş bir kimse gibisin kendine bir çıkış yolu bul!"
Sayfa 297 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Ebu Hanife'nin, Kendisine Yapılan Kadılık Teklifini Reddetmesinin Sebebi:
Ebu Hanife'ye göre hilafet ancak Müslümanların meşveret ve icmaı ile olabilir. Böyle bir durum olmadığında ise iktidar gayr-i meşru olur. Ebu Hanife, iktidara istişare ve ümmetin fikir birliği ile gelmediği için Mansur'un iktidarını gayr-i meşru olarak görmektedir. İmamın, Mansur'un kadılık teklifini kabul etmeyişinin temelinde yatan unsur bu olmalıdır. Yani Ebu Hanife, Mansur'un iktidarını gayr-i meşru gördüğü için kendisine yapılan resmi görevleri reddetmiştir.
Sayfa 274 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Abbasi halifesi Ebu Cafer el Mansur, bir rivayete göre içinde 1000 dirhem diğer bir rivayete göre içinde 10000 dirhem para bulunan, bir keseyi hediye olarak Ebu Hanife'ye gönderdi. Ebu Hanife kendisine gönderilen bu hediyeyi reddederek şöyle dedi: "Bu malı zulmettiği kimseye değil de kayırdığına verse daha iyi olur. Bundan bir dirheme dokunmaktansa, boynumun vurulmasını tercih ederim." diye cevap verdi.
Sayfa 274 - İz YayıncılıkKitabı okudu
İsyan Öncesi ve İsyan Sonrası Abbasi Kurucu İradesinin Tutumu:
Abbasilerin hilafet iddiaları anlam ve önem açısından birbirinden farklı iki ayrı dönem geçirmiştir. Emevi rejime karşı gizli davetle işe başladıkları ilk dönemde Abbasi davetçileri mümkün olabilen en fazla sayıda Emevi muhalifini saflarına katmak amacıyla "Haşim oğullarının" veya "Ehl-i Beyt'in hakkı" gibi genel nitelikli sloganlar kullanmışlar ve hilafet haklarının Ebu Haşim Abdullah Bin Muhammed Bin Ali'nin vasiyetinden kaynaklandığını yüksek sesle dile getirmişlerdir. Bu, Abbasilerin hilafet haklarını Ali oğullarının el-Hanefi kolundan meşru yollarla miras olarak aldıkları anlamına gelmektedirler. Fakat isyan başarıya ulaşıp yeni devlet kurulur kurulmaz Abbasiler Ebu Haşim ve onun gizli teşkilatı Haşimiyye ile olan ilişkilerini unutarak hilafetteki haklarının Resulullah (s.a.v.)'ın amcası Abbas bin Abdülmuttalib'e ve onun mirasına dayandığını vurgulamaya başladılar.
Sayfa 182 - İz YayıncılıkKitabı okudu
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.