All About Space - Sayı 2 - 2021/02

All About Space

All About Space - Sayı 2 - 2021/02 Posts

You can find All About Space - Sayı 2 - 2021/02 books, All About Space - Sayı 2 - 2021/02 quotes and quotes, All About Space - Sayı 2 - 2021/02 authors, All About Space - Sayı 2 - 2021/02 reviews and reviews on 1000Kitap.
·
Not rated
Evrendeki en büyük sorulardan biri de Dünya dışı yaşam formlarının mevcut olup olmadığıdır muhtemelen. Soru o kadar çekici ve zihin ateşleyici ki bu sorunun omuzları üzerine inşa edilen devasa bir tür yani bilimkurgu içinde binlerce eser üretildi şimdiye kadar. Her biri kendi içinde bir beyin fırtınası olan bu eserlerin bilim dünyasındaki pek çok buluşa ilham kaynağı olduğunu özellikle vurgulamak gerek. Dolayısıyla bilimkurgudan gerçeğe belli ölçüde bir geçiş söz konusu. Bu her bilimkurgusal olgunun günün birinde gerçeğe dönüşeceği anlamına gelmiyor elbette. Fakat her yeni keşfin hayal dünyamızı zenginleştirdiği de yadsınamaz bir gerçek.
All About Space - Sayı 2 - 2021/02
All About Space - Sayı 2 - 2021/02All About Space · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202123 okunma
Bazı gezegenlerin düzinelerce uydusu olmasına rağmen, Merkür ve Venüs’ün hiç uydusu yok
Sayfa 88
Reklam
Titan’ın yüzeyi yaşam barındırıyorsa, büyük ihtimalle bu yaşamın izlerini göllerinde bulacağız. Yine de, Titan’ın yüzeyinde bizim bildiğimiz anlamda yaşam olması mümkün değil. Metan bazlı, egzotik bir tür yaşam olmalı. Muhtemelen oksijen yerine hidrojeni soluyacağı ve karbondioksit yerine metan salacağı varsayılıyor
Sayfa 75
Ölürsek, insanların bunu kabul etmesini istiyoruz. Uzayın fethi, hayatını riske atmaya değer. -Gus Grissom (1965 yılında Apollo 1 yangınında ölen astronot)
UZAYDAKİ AKILLI YAŞAM FORMLARININ BİZİMLE İLETİŞİM KURMASI VEYA BİZİ ANLAMASI MÜMKÜN MÜ? Sohbet, çok yakın olmadıkça, pratik değildir. Nedenini anlamak için Samanyolu’nun bir milyon uzaylı toplumla dolu olduğunu hayal edin. Bize en yakın olan, yaklaşık 100 ışık yılı uzaklıkta olacaktır. Bu kozmik komşulardan bir sinyal tespit edersek ve mikrofonu alıp bir soru sorarsak, yanıtın gelmesi en az 200 yıl sürecektir. Bu yüzden konuşmaya güvenmeyin. Peki, aldığımız sinyali anlayabilecek miyiz? Bu, Julius Caesar’ın 2000 yıl önce kaleme aldığı metinleri okumanın, onunla konuşamıyor olsak bile, yine de ilginç olmasına benzer. Uzaylılar onları anlamamızı isterlerse, tıpkı çocuk kitapları yazarlarının yaptığı gibi, bu işi basitleştirmeli. Bazı insanlar, Dünya dışı varlıkların, müzik veya matematik kullanarak mesajlarını bizim için basitleştirebileceğini ileri sürdü çünkü bunlar ikimizin de bilebileceği şeyler. Ancak açıkçası matematikle veya melodiyle iletişim kurmak kolay değil, mesela ailenizi müzikle nasıl tanımlayacaksınız? Muhtemelen daha iyi bir strateji, bize çok fazla bilgi göndermektir. Bu, Maya yazıtlarını ve hatta Mısır hiyerogliflerini çözmeye çalışan araştırmacıları taklit etmemize olanak tanıyacak. Çalışmaya, metinde tekrarlayan karakterleri arayarak başladılar. Gerçekten uzun bir mesajda, bol miktarda tekrar olacaktır. Uzaylıların ne dediğini anlamak istiyorsak, bize gigabaytlarca veri göndermelerini ummalıyız.
GALAKSİLERİN DÖNDÜĞÜNÜ NEDEN GÖRMÜYORUZ? İnsanlar galaksilerin dönme hareketini fark etmezler çünkü galaksiler hayal edilemeyecek kadar büyüktür. Galaksiler o kadar büyüktür ki, bir dönüşü tamamlamaları çok uzun zaman alır. Örneğin, galaksimizin Güneş’e göre bir tam dönüşü tamamlaması 240 milyon yıl sürüyor. Bir galaksinin dönüş hızı son derece yavaştır. Galaksimizdeki yıldızlar, galaksimizin merkezine göre saatte yaklaşık 804.672 kilometre hızla hareket etseler de galaksi o kadar büyüktür ki, yine de bir turu tamamlamak için yüz milyonlarca yıl geçmesi gerekir. İnsanlar, konum ve yönelimdeki milisaniyelerle veya saatlerle ölçülebilecek değişimleri içeren hareketleri fark edecek şekilde inşa edilmiş gözlere ve beyinlere sahip, kesinlikle milyonlarca yıl değil. Galaksiler, insanların hareketlerini fark edemeyecekleri kadar yavaş dönüyor.
Reklam
MERKÜR VE VENÜS’ÜN NEDEN UYDUSU YOK? Gezegenlerin etrafında, yörüngedeki cisimlerin kütleçekimsel olarak bağlanabildiği bir bölge bulunuyor. Gezegen biliminde buna, adını 19. Yüzyılda Ay’ın yörüngesini çalışan Amerikalı astronom George Hill’den alan “Hill küresi” adı veriliyor. Hill küresinin boyutu, bir gezegenin Güneş’e kıyasla ne kadar büyük olduğuna ve Güneş’e ne kadar yakın olduğuna bağlı. Bağlı herhangi bir cisim, Hill küresinin içindeki bir yörüngede dolanmalı. Ancak yörüngesinin “sabit” olması için Hill küresinin yarıçapının yaklaşık üçte birinden daha yakın bir yörüngede bulunması gerekiyor. Bu nedenle, tüm uyduların Hill küresinin yarıçapının yaklaşık üçte birinden daha yakın bir yörüngede dolanmasını bekliyoruz. Uyduların nerede bulunabileceği ile ilgili başka kısıtlamalar da bulunuyor. Dünya’nın uydusu Ay, Dünya ile etkileşime giriyor ve gelgitler yaratıyor ve bu da Ay’ın yörüngesini kademeli olarak değiştiriyor. Gezegenimiz kendi ekseni etrafında, Ay’ın bizim etrafımızda dolandığı süreden daha kısa bir zamanda döndüğü için (gün, aydan daha kısadır) bu etkileşim, Ay’ı bizden her yıl yaklaşık dört santimetre uzaklaştırıyor. Daha yavaş dönen Merkür veya Venüs’ün çevresinde bir uydu için bunun tersi olacaktı ve uydunun yörüngesi kademeli olarak daralacaktı. Aynı şey Mars’ta da oluyor. Uydusu Phobos’un yörüngesi daralırken, diğer bir uydusu, Deimos yavaş yavaş Mars’tan uzaklaşıyor.
TİTAN, YAŞAM İÇİN GEREKLİ MADDELERE NASIL SAHİP? 1. Atmosferi var Titan, yüzeyden 600 kilometre yukarıya uzanan kalın ve yoğun bir atmosfere sahip ve bu atmosfer yüzeyini zararlı radyasyondan koruyor. 2. Titan’ın bir enerji kaynağı var Titan, Güneş’ten Dünya’nın on katı daha uzak, ancak yine de yaşamı sürdürmek için yeterli Güneş enerjisi aldığına inanılıyor. 3. Yüzeyinde organik maddeler var Titan’ın atmosferinden düştüğü düşünülen organik maddelerle kaplı ovaları ve kumulları var. Deniz ve göl yataklarının da olduğu varsayılıyor. 4. Sıvı, yüzeyinde kalabiliyor İnsan vücudunun yaklaşık yüzde 60’ı su. Titan, yüzeyinde potansiyel bir egzotik yaşam formunu destekleyebilecek sıvı hidrokarbonlar barındırıyor. 5. Büyük olasılıkla yüzeyinin altında su var Titan’ın kabuğunun derinliklerinde sıvı su okyanuslarının bulunduğu düşünülüyor. Burada bildiğimiz anlamda yaşamın var olma olasılığı bulunuyor. 6. Titan’ın hava durumu Titan’ın, yüzeyinde organik maddeleri taşıyabilen rüzgâr ve yağmura sahip olması, yaşam için gerekli olan maddeleri potansiyel olarak bir araya getirebileceği anlamına geliyor.
ARECİBO TELESKOBU Arecibo, 2016 yılına kadar dünyanın en büyük tek açıklıklı teleskopuydu ve birçok heyecan verici radyo astronomi keşfine imza attı. Uzaylı yaşamı tespit etmek amacıyla büyük miktarda veri toplamak için kullanıldı. Birçok filmde, video oyununda ve dizide yer aldı. Porto Riko’nun yağmur ormanlarında, bir dolinin içinde yer alan dev çanak antenin kökleri 1950’lerin füze savunma programına dayanıyor. Gelen nükleer silahların atmosfere yeniden girdiklerinde radar tuzakları bırakması, gerçek bombayı sahtelerinden ayırmayı imkânsız hale getiriyordu. Atmosferin üst katmanlarını inceleyerek bu ayrımı yapabilmek için yeterli bilginin toplanabileceği umuldu. Teleskop, hayatının ilk dönemlerinde Ay’dan yansıyıp geri dönen sinyalleri algılayarak Sovyet radar kurulumlarının yerinin belirlenmesine de yardımcı oldu. Tasarım, New York’ta bulunan Cornell Üniversitesinden William E. Gordon tarafından denetlendi. Orijinalinde tel örgü olarak tasarlanmıştı, ancak daha sonra küresel bir reflektör oluşturmak için binlerce alüminyum panelle inşa edildi. Bu çanağın kendisi hareket edemese de 150 metre yukarısında asılı duran alıcı hareket ettirilerek odaklanması sağlıyordu. Alıcı platform, kulenin üç köşesinde bulunan kulelerden uzanan 18 çelik kablo ile asılmıştı ve 40 derecelik bir görüş konisine sahipti.
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.