Allah İle Dostluk Nasıl Kurulabilir
Feyzullah BirışıkQuotes
Bana öyle geliyor ki Allah’ın; Et-Tevvab, Er-Rezzak, Es-
Semi, El-Basar, El-Ğaniy, El-Kahhar, ve El-Alim isim ve sıfatları yeterince bilinmiyor...
Bir insan düşünün, Allah’ın merhametinin bol olduğuna iman etmiş, fakat iyi bir Kahhar olduğunu unutmuş... haliyle Allah’ın tavsiyelerine pek de kulak vermeyip;
‘Nasıl olsa affeder’ diyecek ve Allah’ı eksik tanıdığı için dostluğu zarar görecek...
Yine bir insan düşünün, Allah’ın Et-Tevvab sıfatını unutmuş, yapmış olduğu günahlar aklına geldikçe ümitsizliğe düşüp tövbe ihtiyacı hissetmeyerek;
– ‘Bu kadar günahtan sonra ben olsam affetmem, Allah nasıl affedecek’ diyor...
Yine bir insan düşünün, Allah’ın Er-Rezzak sıfatını sadece gökten yağmur, yerden bitki, sebze ve meyve vermesine bağlıyor... Böyle bir bilgiye sahip olan herkes patronunu rızık verici olarak görecek...
Sonuç olarak diyebiliriz ki Allah’ın isim ve sıfatlarını gereği gibi öğrenirsek dostluğumuzun önünü açmış oluruz...
Secdeden Nasıl Lezzet Alınır?
• Secde anında, eski günahları hatırlayıp özür dilediğinde kabul edileceğine inanmak.
• Secde anında 1400 küsür öncesine giderek Peygamber Efendimiz (sav)'in arkasında namaz kılıyormuş gibi hissederek.
• Secde anında, Allah'tan şöyle bir ses işiterek; 'Nasıl namaz kıldığına bakıyorum!
• Secde eylemini namaz dışında da yaparak.Şükür secdesi gibi.
• Özellikle de gece kalkarak.
• Sahabelerin ve bir iki nesil sonrakilerin secde anlayışlarını dikkate alarak.
• Secde anında ağlamaya çalışarak.
• Secde anında ölümü düşünmeye çalışarak.
• Kafamızı kaldırdığımızda ölüm meleğiyle karşılaşacağımızı hissederek.
• Secdeyi uzattığımız oranda Allah'a yaklaştığımızı hissederek.
• Secdeyi en iyi şekilde değerlendirenin cennetteki en güzel köşke oturacağını hissederek.
Neden Allah’ı Gereği Gibi Sevemedik?
– Çünkü varlığını ensemizde hissedemedik...
– Çünkü gereği gibi tanıyamadık...Çünkü aldığımız ikramların arkasında O’nu göremedik...
– Çünkü verdiği ikramların değerini ve büyüklüğünü göremedik...
– Çünkü bizi sevdiğini ve kolladığını düşünüp anlayamadık...
SENİ SEVİYORUM ALLAH’IM!
Allah’ım! Bana imanı tattırdığın için seni seviyorum!
– Allah’ım! Beni rızıklandırdığın için seni seviyorum!
– Allah’ım! Kusurlarımı bağışlayacağını va’dettiğin için
seni seviyorum!
– Allah’ım! Bana sıhhat ve afiyet verdiğin için seni seviyorum!
– Allah’ım! Göz zevkime hitap edecek çok güzel manzaralar yarattığın için seni seviyorum!
– Allah’ım! Şeytan ve dostlarının bizlere nasıl yaklaştığını bildirdiğin için seni seviyorum!
– Allah’ım! Az amele çok sevap verdiğin için seni seviyorum!
– Allah’ım! Senin sevgine ulaşan yolları bizlere bildirdiğin için seni seviyorum!
Günahlardan masum olan bir peygamber bile;
‘Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyilerin arasına kat.’
(Şuara/83) diye dua ediyorsa çevrenin önemini siz düşünün!
Sayfa 104
“Ey iman edenler, eğer küfrü imandan sevimli bulurlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli edinmeyin. İçinizden kim onları veli edinirse; onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Tövbe/23)
Düşünsene; seni büyüten, yedirip içiren (Allah’ın izni ile tabi)baban seni cehenneme davet ediyor!..
Dünyada iken en yakınındı... Demekki kan bağı cennete girmek için yeterli bir sebep olmuyormuş..
Sayfa 10
Allah’ı Dost Seçmeyenlerin Yapmış Oldukları
Hayırlar Boşa Gider
Kimi insan vardır fıtratın devreye girmesiyle pamuk ellerini cebine götürürken, kimi de; fıtrat + sevap mantığıyla hayır işlemeye çalışır...
Sadece fıtratın devreye girmesi ‘riya’ya gebedir... Yapılan hayırlarda daha çok gösteriş ve adının anılması vardır...
– Cami yaptırırlar; adı konur.
– Okul yaptırırlar; adı konur.
– Çeşme yaptırırlar; adı konur.
Akılları sıra bazen;
– Namazımız yok ama; yapmış olduğumuz hayırları hangi müslümanlar yapıyor!’Ya da
– Yaptıklarımız ibadet değil mi? diyerek vicdanlarını rahatlatmaya çalışırlar...
Oysa ki bir amelin Allah katında kabul edilebilmesi için
Kur’an ve Sünnet ‘kanunlara uygunluk + İhlas’ şartı vardır...