Zira kişisel olarak yüzmeseniz, hatta kumun üstünde dahi oturmasanız bile, size anlatıldığında bu büyük mutluluğu, karşı koyulmaz şekilde, teselli niyetine hissedersiniz.
Genel anlamda, en çirkin nesneler aslında en sevecen hatıralardı ve cam muhafazalarda ayrı saklanan bu nesneler kuşkusuz ev ortamı hak ederken, tapınağa layık değillerdi.
Katıksız erdeminin, anlayışının, karşılık beklemeyen ilgisinin, başkalarının yaşamlarına yönelik hassasiyetinin fazlasıyla ileri gitmesine izin verdiğinde, saf ve doğru bir insanın başına gelen budur. İşte böyle!
“Her şey fevkalade keyifli değil mi?” diye sormuş ve sanki ardından şöyle devam etmiş gibi:” Fakat bu arada biz neredeyiz? Havada bir balonun içinde, dönerek boşlukta yükseliyor muyuz? Yoksa yeryüzünün derinliklerinde, bir altın madeninin ışıltılı geçitlerinde mi dolaşıyoruz?”