Ona büyük bir iyilik yaptığınızda Anadolu insanı, "Tuttuğun altın olsun!" diye karşılık verir. Bu deyiş, elini neye sürse altına dönüştüren Frigya Kralı Midas'la ilgili efsaneye dayanıyor olsa gerek...
Her efsane büyüterek de olsa bir gerçeği anlatır. Anadolu'daki antik çağ devletlerinden biri olan Lidya'nın başkenti Sardes'le ilgili efsane de böyle olmalıdır; kentteki binaların, sokakların, kaldırımların altın süslemelerle kaplı olmalıdır; kentteki binaların, sokakların, kaldırımların altın süslemelerle kaplı olduğu anlatılır... Bütün dünyada mutlak bir barbarlığın hüküm sürdüğü çağlarda Anadolu'da en büyük uygarlıkların serpilmesinde altın madeni yataklarının önemli bir payı olmalıdır.
Peki bu altın rezervleri tükenmiş midir?
Araştırmacı gazeteci/yazar Ali Kuzu bu soruya, "Hayır," yanıtını veriyor.
Kuzu'nun ortaya koyduğu belgelerde, kamuoyundan gizlenen araştırmalara göre Türkiye'nin aslında dünyada altın rezervleri en büyük olan ülkeler arasında Güney Afrika Cumhuriyeti'nden sonra ikinci sırada yer aldığı belirtiliyor! Ama ülkemizde üretimi yapılmıyor!
"Düvel-i Muazzama", bugünkü deyişle, süper güçler, büyük devletler Türkiye'nin değeri yüz milyarlarca, trilyonlarca doları bulan yeraltı zenginliklerini günışığına çıkarmasına engel olmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Planları, yeni bir "Düyun-u Umumiye" yaratmak, ülkemize ikinci bir Sevr Anlaşması dayatmak, kapitülasyonları geri getirmek! Kısacası, bizi Milli Mücadele ile elde ettiğimiz kazanımlarından hepsinden, bağımsızlığımızdan yoksun bırakmak!
