Amak-ı hayal, hayalin derinliklerine yolculuk.
Aynalı ve Raci ile birlikte dokuz günde gezilen binlerce âlem, varlık ve yokluktaki teklik, tek bir kişi, yüzlerce sûret ve eşsiz tasfirler.dogrusu kitap beni adeta bir yabancı yazar çevirisi okuyormuşum hissine kaptırdı.(yani oldukça başarılı buldum)kitapda varoluşu sorgulayan Raci ile başlıyor serüven İkinci bölümde ise Raci’nin Manisa Tımarhanesinde geçirdiği dönem ve buradaki hatıraları anlatılırken “delilik” ve “akıllılık” kavramları sorgulanıyor. Gerçek aklın bizi mutlak hakikate ve ebedi hayata götürmesi ile anlaşılabileceğine dair en çarpıcı önermeyi Taine’den aktarıyor; “İnsanlar yaratılış ve terbiye bakımından delidirler. Kazara akıllı bulundukları zaman çok kısadır!”
Kitap da Ney sesi ile farklı mekanlarda geçen olaylara tanık oluyoruz .Ejderhalar, periler, Kaf dağı, Anka kuşu bol alegorik tasvirler ve yerler. Muazzam tasvirler kitap boyunca bize eşlik ediyor. Özelikle en begendigim bölüm ise şu idi ;, “kralın oğlunun nasıl birisi olacağı belli değilken, hatta kral oğlu olduğu için kibirli ve bencil olma ihtimali yüksekken” zararsız bir kedi yavrusunun dünyaya gelmesinin sevinmeye daha layık oluşunu anlattığı bölümü çok mantıklı buldum.
-Alıntılar-
•Bu alemin bütün zevki hiçliği ümit etmektedir.
•İşte şimdi Leylasız Mecnun oldun.
Çünkü Mecnun Leyla oldu.
•İki şey sonsuzdur; İnsanoğlunun aptallığı ve evren. Fakat ikincisinden emin değilim.
•Kim bilir şimdiye kadar kaç hayvan yükü kitap okudun? Ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanların bilgisi nedir? Bencillik ve zevklerinin ihtiyaç olan sanatlara ait şeylerdir. Ancak hak ve gerçekle ilişkili ne bilirler? Hiç!