Dinden korkmam ama dincilerden korkarım ben. Din bir düşünce tarlasıdır. Konuş konuşabildiğin, tartış tartışabildiğin kadar. Ama dinciyle ne konuşulabilir, ne de tartışabilirsiniz. Adam dondurmuştur beynini. Bilginin, aklın ışığı giremez oraya. Aklın olmadığı yerde de benim işim yok. Bakın çocuklar, akıllı olmayan insan sorgulamaz, yargılar. Hoşgörmez, katleder. Ilkeldir, sosyalleşmez. Uygarlık ise kadın ile erkeğin birlikte yürüyebilmesidir. İşte bu yüzden cehaletin en büyük korkusu kadındır. Kadın öğrenirse çocuklarına da öğretir. Öğrenme yeni devinimler getirir. Iktidarlar ve tutucu kesimler bunu asla istemez. Kadın hakları hep baltalınır. Eşitlik isteklerine katlanılmaz. Ne var ki kadınları okumayan toplumlar seksen yüz yıl sonra haritalardan silineceklerdir, göreceksiniz. Ama o güruh asla bunun nedenini anlamayacaktır!
"Yüksek, karlı bir dağ göründü uzaktan. Kimileri Arcios, kimi de Erciyes diyor o görkemli dağa. Yaklaştıkça büyüledi bizi. Aram ülkesinde ve geçtiğimiz yerlerde böyle ulu bir dağ görmemiştim. Üf anam, ne muhteşem! Tüm yüce tanrılar bunun başında olmalı. Doruğu üç çatal. Ortadaki çatal yandakilerden daha yüksek. Sanırsın tapınak kubbesi. Yaklaştıkça bir kar fırtınasının doruğu kasıp kavurduğu belli oluyor. Buraların baş tanrısı, fırtına tanrısıymış. Demek ki şu an orada ve iş başında..."