Hayat zorluklarını dibine kadar yaşamış yazarların kalemine sirayet ediyor bu gerçeklik. Gorki 'de o yazarlardan, Ana da o yaşanmışlığın somutlaşmış sirayeti.
Roman kahramanımız Ana, kabullendiği çaresizliğiyle, şiddetin ve yokluğun ortasında nefes alan bir kadın: Pelageya Vlasov. Oğlu Pavel' in, her açıdan karşısına çıkan eşitsizliği sorgulaması ile , sosyalist, mücadeleci insanlar giriyor hayatına Pelageya'nın. İşte Ana, hiçbir siyasi argümana dahil olmadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden ya da sınıflandırmadan, sadece ezilenlerin haklarını korumaya kendini adamış oğlu ile birlikte bir birey olarak mücadeleye başlıyor. Rusya'nın devrim öncesinde çalışmak, içmek, ölmek ekseninde yaşayan insanlarının değişimine ışık tutuyor aynı zamanda yazar. Zaten amacı da aslında devrimin ayak sesleri yaklaşırken, toplumun nasıl bir yol haritası izleyip, nasıl bir mücadele içine girmesi gerektiğiyle ilgili de bir nevi ipuçları vermek. Toplumsal gerçekçi eserlere başlangıç için çok uygun, akıcı ve en azından sosyalizm adına sizlere fikir verebilecek bir klasikti. Ben severek okudum.