Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya

Ali Canip Olgunlu

Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya Quotes

You can find Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya quotes, Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Türkler, Tevrat kaynaklı bilgilere göre Nuh'un üç oğlundan biri olan Yasef'ten türemiş ve beyaz ırk olarak gösterilmiştir.
Sayfa 376Kitabı okudu
Antik çağda, biri öldüğü zaman o kişinin yakınları bedenlerini siyaha boyarlardı. Cenaze toprağa verildikten ya da yakıldıktan sonra vücutlarındaki siyah boyadan kurtulurlardı. Vücutlarını siyaha boyamalarının sebebi, ölen kişinin ruhunun kendilerini görmemesi içindi. Günümüzdeki cenaze törenlerinde insanların siyah elbise gitmelerinin sebebi yukarıda açıklandığı gibidir.
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Her ölen Hattili için ölüm sonrası ölü yemeği hazırlanıp, törene katılan kişilere ikram edilirmiş. Bu anma töreni ölümden sonraki üçüncü, yedinci, kırkıncı ve elli ikinci günlerde de tekrarlanırmış. Bilindiği gibi bu gelenek, Anadolu'nun birçok yerinde hâlen görülmektedir. Geleneğin , İslamiyet'le hiçbir alakası yoktur.
Selçuklu döneminde baş gösteren "Celali" isyanları devletin, göçebe ve fakir olan halka ikinci sınıf insan muamelesi yapması sonucu çıkar. Dolayısıyla bize göre Celali isyanları olarak adlandırılan bu olaylar bir halk hareketidir. Ezilmiş göçebelerin kimliklerini koruma mücadeleleridir.
Sayfa 401Kitabı okudu
Mevleviler, Hz. Mevlâna 'nın ölüm için söylediği ve yazdığı tüm şiirlerden dolayı Hz. Mevlâna 'nın öldüğü geceye Şeb-i Aruz (Düğün Gecesi) derler.
Sayfa 565Kitabı okudu
Cengiz Han'ın ölümü üzerine oğlu tarafından kırk güzel kız seçilmiş ve Cengiz Han'a hizmet etsinler diye öldürülmüştür. Cenazeyi götürenler, hükümdara hizmet edenlerin sayısının çok olması için yol üzerinde rastladıkları insanları da öldürmüşlerdir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Hacı Bektaş-ı Velî 13. yüzyılda "Kadınları okutunuz." demiştir.
Sayfa 526Kitabı okudu
Yine, Hülagu gömülürken onunla beraber güzel ve süslü genç kızların diri diri gömüldüğü bir gerçektir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Bir Çatalhöyüklü için ev hem barınak hem ibadet yeri hem de mezarlık idi. ölen bir aile ferdinin cesedi, günlerce evin dışındaki bahçede bekletilirdi. Vahşi hayvanlar tarafından cesedin etlerinin yenmesi beklenir, geriye sadece kemikler kalınca da ölen kişinin günahlarından arındığına inanılırdı. Ruhu temsil eden kemikler, evin içine taşınarak eşinin yatağı altına konulurdu.
Hitit tanrı ve tanrıçaları hep dünya işleri ile bağlantılıdır. Hititlerde tanrı ve tanrıçalara duyulan saygının, korkunun ve sevginin beklentisi dünya kaygısıdır. Onların öteki dünya ile ilgili bir talepleri olmamıştır.
Reklam
İşte bu öyküden sonra yılan, tıbbın sembolü olur.
Anlatıldığı zamanda yaşayan insanın inandığına göre; ölümcül bir hasta Bergama'daki bu sağlık evine gelir. Rahipler bu hastayı uygun bir dille geri çevirirler. Acılarına dayanamayan hasta, geri dönerken bir çeşmenin başında bitkin bir şekilde yere yığılır ve aniden bir yılanın sürünerek kendisine doğru geldiğini görür. Yılan zehrini çeşmenin suyuna boşalhr. Hasta ise elindeki tas ile yılanın zehrini boşalthğı çeşmenin suyundan içerek intihar etmek ister. Birkaç saat sonra hasta kendine gelir ve artık ağrıları kalmamıştır.
"Hacı Bektaş Velî dergâhı öyle bir dergâhtır ki; orası kir kabul etmez; Hz. Mevlâna dergâhı da öyle bir dergâhtır ki, orası kir tutmaz. Kim gelirse gelsin, kapı açık tutulur."
Sayfa 509Kitabı okudu
Devri daim
"Bu dünyada insan anne karnındaki cenin gibidir. Cenin asla rahimden çıkmak istemez. Fakat bir kez çıkınca bir daha oraya dönmek istemez. insan da öyledir. Dünyadan asla ayrılmak istemez, ayrılınca da geri gelmek istemez. "
Tabletlerden elde edilen bilgiler gösteriyor ki, her ölen Hattili için ölüm sonrası ölü yemeği hazırlanıp, törene kahları kişilere ikram edilirmiş. Bu anma töreni ölümden sonraki üçüncü, yedinci, kırkıncı ve elli ikinci günlerde de tekrarlanınnış. Bilindiği gibi bu gelenek, Anadolu'nun birçok yerinde halen görülmektedir. Geleneğin, İslamiyet'le hiçbir alakası yoktur. Bu Anadolu kaynaklı bir tören ve toplumsal bir uygulamadır
Keldaniler zaman, uzunluk ve ağırlık ölçülerini icad eden kavimdir. Yılı 12 aya taksim etmişlerdir. Yılı 365 gün olarak kullanıyorlardı. Ve bir haftalık zaman dilimini yedi gün olarak ilk planlayanlar Keldanilerdir.
Sayfa 239Kitabı okudu
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.