"Hâlâ gerçekten yanımda olduğuna inanamıyorum," dedi başparmağıyla fotoğraftaki yüzümü okşarken. "Çok uzun süre sadece hayalinle yaşadım ve sonsuza kadar da o hayalle yaşayacağımı düşünüyordum."
Yıllar önce hayatım ev ve okul arasında sürüp giderken hayatıma, avuçlarının arasında tuttuğu ateşiyle bir şeytan girmişti ve benim hayatım o andan itibaren bambaşka bir yola girmişti.
Seni tanıdıktan bir süre sonra, bir şeytanken ilk kez kaybetme hissi ile tanıştım ve seni her öptüğümde bir kez daha öptüm. Nazikçe... Bu kendime seni bir daha incitmemem gerektiğinin bir hatırlatmasıydı. Bunu ben bile çok sonra anladım. Şeytanlığım bana canını yakmamı söyledi ama bir tarafım da bana gelmen için sana bir sebep bırakmamı fısıldadı. Sevdiğin bir şeyi kırdığında onu tamir etmek istersin. Eskisi gibi olsun istersin. O öpücük avcumda tuttuğum bir yapıştırıcıydı işte." Dudak büktü. "Ama bilirsin, yapıştırsan bile kırılan şey hiçbir zaman eskisi gibi olmaz. Şu an karşımda hâlâ sağlam duruyorsun belki ama sana yaptıklarımın izleri de hep zihninde. O yüzden artık seni tekrar öpmemin sadece iki nedeni var. Birincisi o izlerin acısını hafifletmek. İkincisi ise seni öpemediğim her anın intikamını almak."