Kayıp Umudun İzinde

Andrey Tarkovski Sineması

Babek Ahmedi

Andrey Tarkovski Sineması Sözleri ve Alıntıları

Andrey Tarkovski Sineması sözleri ve alıntılarını, Andrey Tarkovski Sineması kitap alıntılarını, Andrey Tarkovski Sineması en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarkovski filmlerindeki karakterlerin eylem mantığında veya hareket felsefesinde, paradoksal belirsiz­liklere rastlamak olağan bir durumdur. Bu tür belirsizlikler, modem nesnelli­ğin mantığını da oluşturan sebep-sonuç diyalekttiğinin yetersizliğinden kay­naklanır. Zira gerçek dünya gerçeklikten çıkardığımız imgelerin bir ürünüdür.
Sayfa 33
Zaman, bir şeye dokunduğunda onu bozar. O nesneye zamanla kendine ait olmayan anlamlar, ağırlıklar, yaralar ve hayat içinde yalanlar bahseder. Şiir zamanın kelime üzerindeki tahakkümünü, resim; renkler ve dokular üzerindeki çözücülüğünü, müzik; sesler ve ritimler üzerindeki ağırlık ve tasniflerini ve en sonunda film zamanın bütün bir hayatın, hatıraların, rüyaların üzerindeki tasallutunu ortadan kaldırıp her şeyi Tanrı'nın ilk yarattığı ana döndürmeye gayret gösterir. Yaşlılık ve ölüm de böyle değil mi zaten? Ölüm, zaman tecrübesinin ve yaşanmış ağırlıkların bir bebeğin bedenine tamamıyla hakimiyetinin adıdır.
Sayfa 8 - Ön söz
Reklam
Dünyayı, o ölümün yağdığı dakikalarda yaşayabilenlere ne mutlu ! Bâbek Ahmedî
Önsöz
Tarkovski ; “ Filmin anlamının tek bir yorumla kısıtlandırılması, ne şekilde olursa olsun filmin içsel yapısıyla tezat oluşturur. “ Aynı şekilde filmin "değişmez mesajı" ile "manevi mesajından" söz ederek şöy­le der: Benim gibi dindar bir insan için, birinin kendini kurban etmek istemesi fevkalade önemlidir. O kişinin kendini kurban etmek istemesi ister manevi ilkeler, ister kendini kurtarmak veya her iki niyetin bileşimi için olsun, yine de benim açımdan değerlidir. Zira bu insan her iki durumda da nefsani ihti­raslarından ve 'benlik' denen illetten açıkça kurtulmak istediğini göstermiştir. Kurban olmak isteyen, 'doğa' olaylarının mantıksal döngüsü dışındadır, maddi dünya ve kanunlarından soyutlanmıştır. İşte belki de maddiyattan soyutlandı­ğı için kurban olması hissedilir değişiklikler meydana getirecektir. Her ne ka­dar tüm varlığını bir anda kurban etmeye hazır birinin konumu, bizim deneysel dünyamızdaki konumumuz ile çelişiyor görünse de, bu asla gerçek dünyadan aşağı kalır bir konum değildir.
Sayfa 35
Zihnimiz dışında, gözle görülemeyen, maddi olarak var olmayan birtakım gerçekler söz konusudur. Bu gerçekler bilincimiz üzerinde etki bırakır, hayata dair tarz ve eylemlerimizde de yer yer söz sahibi olur. Dolayısıyla onları ger­çek dışı olarak niteleyemeyiz. Bunlar aslında zihin ve düşüncemizin yaratığı gerçekler olup yaşadığımız çevrenin sınırlarında sürekli varlıklarını hissettirir. Eylemlerimize, hatta zaman zaman kaderimize bile etki ederler. Sanrılara kapılıp hayali düşmanları olduğu için intihar eden birisi, halüsinasyonlar sonucu gördüğü o düşmanları açık birer gerçek sanır; hem de hayatına son verebilecek kadar gerçek... Gece yarısı gördüğü karartılardan ötürü kan ter içinde titreye­rek uykudan uyanan bir çocuk için o karartılar, yatağından da, odasının masa ve perdesinden de daha gerçektir. Tarkovski, "Sinema, yazarın koşulsuz bir gerçeği yaratırken kendini bulabileceği bir sanattır. Yaratbğı gerçek, kelime­nin tam anlamıyla sadece kendi dünyasına ait bir gerçektir. Film de duygusal bir gerçektir, o yüzden izleyiciler onu ikincil gerçek olarak kabul ederler.
Sayfa 21
Tarkovski, ikincil gerçek ile gerçeğin yansıması olan gerçeklik söylemi arasındaki mesafeyi savunan ilk kişi olarak sinemada yeni bir çığır açtı. O bize Lumiere Kardeşler'in La Ciotat İstasyonu'na ağır ağır yaklaşan treni her ne kadar sinemanın yarattığı bir varlıksa ve salonun darlığı ortadaysa da, seyircileri korkutarak karanlık salondan kaçırabileceğini hatırlatıyordu . Seyirciler gözle görünen bir gerçekten (ayni) değil, zihinlerinde yarattıkları bir gerçekten korkmuşlardı: işte sinema da tam o anda gerçekten doğmuştu
Sayfa 22
Reklam
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.