Ayevur Krallığı’nın geleceği yeni varislerin elindeydi. Tanrıların bile korktuğu Petralı istilasının başkenti nihayetinde Ayevur olmuştu, sessiz ruhların ve çaresiz bedenlerin karanlık yuvası…
Genç Kraliçe Oletha, Petra gezegeninin yeni varisi Avurş tarafından öldürülmüştü. Bu ölüm üzerine büyücüler ve kimi türler ayaklanmış, Avurş’a savaş açmışlardı. Avurş ise son derece güçlü mekanik silahlarıyla, ona savaş açanları esir etmiş, ellerini kollarını bağlamıştı. Ona destek veren kimi büyücülerin sayesinde ise efsanelerde geçen ölümsüzlük kılıcını aramaya koyulmuştu. Bu kılıç uğruna binlerce türü Tanrılar’ın bile girmeye korktuğu Pinewiev’e hapsetmişti. Ölümlüler ise artık ona boyun eğmiş ve geleceklerinin kanlı kılıçla yazılmasına müsaade göstermişlerdi. Fakat Tanrılar gazabın ve merhametin efendisilerdi. En güçlü Tanrı Süve, hanedan yöneten herhangi bir soylunun kanını dökmeyi yasaklamış ve bunun yaşanması durumunda tüm türleri suçları olmasa dahi helak edeceğine dair TANRILAR MECLİSİ’NDE yemin etmişti. Söylendiği gibi de olmuştu, Tanrılar kendilerine ait olan Aseraria Kılıcı’nın gazabını sıra gezegenlerine çevirmişti. Lanetli kılıcın bilinmeyen gölgesi ölümlülerin üzerine yaklaşmaya başlamıştı. İstilacı türler, gezegenlerin denizlerinden yükselmeye başladılar sırayla, kaderin kalemi artık ölümlülerin eline verilmişti, nihayetinde Tanrılar ve Tanrıçalar yaratılan tüm ölümlüleri yaptıkları karşısında cezalandırmış ve onları bu savaşta tek bırakmışlardı.
Savaş yakındı, kaderi Süve değil Ölümlüler yazacaktı.
