İnsanlara bir erdem anlayışı içinde yıllarını yatırdıkları ideallerinin beyhude olduğunu müjdelemekten daha manasız ne olabilir ki. Aslında sinirime dokunan, varsa bir bildikleri, yanlış idealleri doğru olanlarla değiştirmeyi önermek yerine, artık gündelik çıkarlarımıza odaklanma saatimizin geldiğine, bunu çoktan hakettiğimize dair nutuklar çekilmesiydi.
H:
"Her zamanki günlerimde olsaydım, korkuya bulanmış tedirginlikle mekanı hemen terk eder, ağlamaklı bir yüz, dolu bir içle kendimi caddeye vururdum. Tacizkar davranışlar yüzünden terk etmek zorunda kaldığım mekanların, toplu taşıma araçlarının haddi hesabı yok."
H:
"Birkaç yıl önce katıldığım beden atölyesindeki dersin etkisiyle kendimi sahnedeki rolünü oynamaya hazır, yetenekli bir oyuncu, perdenin arkasında engin bir ruhla bekleyen parlak güneş olarak görüyorum. Bu hissi kazanmak için çileli yollardan geçtim."
Arzuyu kınama bahanesiyle yükseltemiyoruz algımızı,dorukları göremeden,hayata daha üst pencelerelerden bakamadan,kendi sınırlarımıza bir ucundan bile yaklaşamadan sönüp gitsin mi hayatlarımız?