İran şahının yaşadıklarını ve ailesini , sürgün dönemini meral ettiğim için okumuştum.
Bir ebedi eser asla olamaz, liseli bir genç kızın günlüğü gibi.
Kendini o kadar pohpohlamış be o kadar mükemmelize etmiş ki zor dayandım.
Bir de sanki doğuştan prensesmiş gibi acayip betinşememeleri vardı. Sürgünde hayatta kalacağına şükredeceğine, salonuna gelen korna sesinden rahatsızlığından, villaların yetersizliğinden, amerikan korumalarının kabalığından bahsediyor.
En çok merak ettiklerimden olan kızının intiharı kısmı ise sanki komşusu ölmüş gibi anlatılmış.
Keşke daha profesyonel bir şekilde yazılsaymış...