İlkin gezginliğe çıkmak gerek; ancak sonra yurduna dönebilir, o zaman ötekileri anlayabilirsin
der Wittgenstein. Anka, bu gezginlerden birinin, bilgeler bilgesi Niyazi Mısrinin Aspuzuda başlayıp Limnide son bulan, gerçekte âlemlerde olup biten gezisinin öyküsü.
Ankayı ilginç kılan, yalnızca tarihi bir anlatı olmakla kalmaması. Yalsızuçanlar, İslam bilgelerini bugünde yaşayan kahramanların hayatlarına dolayarak özgün bir anlatımla canlandırdığı kitap dizisinin üçüncüsü Ankada Niyazi Mısriyi konuk ediyor sayfalarına.
Modern hayatın tam ortasında yaşayan Mehmet, Niyazi Mısri üzerine bir doktora tezi hazırlamaktadır. Daha hazırlık aşamasında büyük mürşidin ateşiyle yanmaya başlar ve onunla beraber bir meşakkat yolculuğuna çıkar. Karısıyla ve oğluyla da sorunlar yaşayan Mehmet için Mısri üzerine tez hazırlamak bir yerden sonra imkânsız hale gelir, içine girdiği manaları bir tezin sayfalarına sığdırmanın imkânı yoktur çünkü.
Kadim bir hakikat adamının peşine düşen bugünün Mehmetinin belki de asıl imtihanı, kendi zamanını büyük mürşidin adımları ile kat etmeye çalışmak zorunda kalmasıdır. Bilinçakışı tekniğiyle yazılan ve yoğun bir gönderme yükünün üstesinden başarıyla gelen Anka, edebiyatseverlerin unutamayacağı romanlardan biri olmaya aday.