1 Eylül 1920 yılında hayli eksik bir kadro ile toplanan meclisin ilk oturumunda söz alan Menteşe mebusu, Dr. Tevfik Rüştü Bey “Meclis adına çalışacak ve çok geniş yetkilere sahip olacak olan İstiklal Mahkemeleri kurulmasını” ister. Azalarının doğrudan Meclis başkanına bağlı olacağı bu mahkemelerin kurulmasına ilişkin teklif derhal Adliye Encümeni’ne havale edilir. Aynen kabul edilen bu tekliften sonra kurulan bu mahkemelere “İstiklal Mahkemeleri” ismi verilir. İstiklal Mahkemeleri’nin işleyişi şu şekilde olur:
Herhangi bir bölgede kurulan İstiklal Mahkemesi ilgili vilayetlere yayınladığı bir beyanname ile hangi davalara bakacağını açıklıyor ve valiliklerden (veya sıkıyönetim komutanlıkları) kendi bölgelerinde bu suçlardan sanık durumunda bulunanların tutuklu olarak savcılıklar (veya askeri makamlar) tarafından hazırlanan iddianameler ile mahkemenin bulunduğu bölgeye gönderilmeleri isteniliyordu.
Vilayetlerden mahkemeye gönderilen dosyalar üzerinde ön inceleme yapan mahkeme heyeti muhakeme edeceği sanıklar hakkında “Tutuklama ve Muhakeme Kararı” alıyor ve hangi tarihte muhakeme edileceklerini ilan ediyordu.
Bu kitabın içinde yer alan zabıtlarda yer alan sanıklar; Büyük Millet Meclisi’nin 28 Teşrinisani 1341 (1925) tarihinde kabul edilen “Şapka İhtisası Hakkında Kanun”a muhalefetten yine aynı ay içerisinde Sivas, Kayseri, Erzurum, Maraş, Giresun illerinde çıkan isyanlarla alakalı olarak maznunlardır.