"Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahî
Elin yüzün yumaz değil"
diyen Yûnus meşreplerin "sevgi dili" dururken yobazların kendi dışındakilere hayat hakkı vermeyen "nefret dilleri"ne esir olmamalı insanlık.
Bütün mesele "düşünme"ye cesaret etmekten ibarettir. Düşünme başladığı an "kendimiz" oluş da başlar. Kim söylerse söylesin, dıştan gelen "söz" de ancak "anlama"ya tabi olduğunda sizin olur.
Bütün mesele "düşünme"ye cesaret etmekten ibarettir. Düşünme başladığı an "kendimiz" oluş da başlar. Kim söylerse söylesin, dıştan gelen "söz" de ancak "anlama"ya tabi olduğunda sizin olur.
"Kimlik vurgusuyla zihinleri işgal edilmiş insanlarda kritik düşüncenin işlemesine imkân var mı? Ya etnik ya dini-mezhebi cemaat mensubiyetli insanlar, bu hassasiyetlerle fevkalade kolaylıkla birbirlerine saldırtılıyor. Düşman neredeyse bedavaya getirdiği bir mücadele, imha savaşı tekniğiyle hakimiyetini sürdürüyor. Çarpışan taraflar ortak imkânlarını tüketinceye kadar silah ve propaganda takviyesiyle çarpıştırılıyor; takatsiz kalınca da hepsi birden topraklarından sürülüyor, asıl fitne merkezleri o vakit sahneye çıkıp o coğrafyaları aralarında bölüşüyorlar."
"Etrafa bir bakın...
Şahsiyet sahipleri bu günün en mağdur insanlarıdır!
Mağduriyeti kim üretiyor? Ehliyet ve kişilik sahiplerini hazmedemeyen muktedir dinî çevreler! Milletin emanetini mülkleri sananlar!
Cemaat kimlikleri Müslüman ve mü'min kişiliğimize kasdediyor arkadaş!"
"Kaçımız kararlarımızın, hayatımızı yönlendiren süreçlerin sahibiyiz ve sorumluluğunu yüklenmiş durumdayız?
Hep 'köyün delisi'ni bekledik asırlardır, asıl derman olacak 'söz'ü söylesin diye."