Seçim vaatlerinin zerresini gerçekleştiremeyince ‘idare et be abi...’ demiyorlar mı bize? Tıpkı ‘itinalı fenni tesisatçılar’ gibi, birinin duman ettiğini bir başkası düzeltsin diye çağırmıyor muyuz?
Dünya soğudu cancağızım. Kalpler soğudu. Dudaklar soğudu. Bakışlar, sesler ve sözler soğudu. Dört yanımızdan dört nala bir karanlık koşuyor üstümüze. Öyle ağır ve öyle koyu bir karanlık ki, ustura bile kesmez. Bütün Işıkları yaksak bile, her birimiz birer ışık olmadıkça kâr etmez...
Gittikçe karmaşıklaşan, ahlakla ahlaksızlık, alçaklıkla erdem, yaşamla ölüm gibi, birbirine zıt kavramların, birbirine yabancı değerlerin birlikte ve aynı cümlelerde sık sık kullanılabildiği bir çağda yaşıyoruz.
Kendimi, kendi topraklarımda, kendi tarihimde, kendi kültürümde, kendi insanlarımın arasında gittikçe daha çok yabancı hissetmeye başlıyorum. Bir tarafımız yazı, bir tarafımız da tura olan sahte paraya dönüştürmeye çalışıyor birileri. Gittikçe daha az ‘biz’ oluyoruz. Gittikçe daha çok taklitçi, daha çok özenti ve daha az sahici oluyoruz.
Bizi anlatan kitaplar azalıyor, bizi anlatan yazılar, filmler ve oyunlar azalıyor.
....
Bu yüzden fena koydu bana dün, on yıldır tıraş olduğum berber Kemal’in ‘Berber Kemal’ yazan ahşap tabelasını ‘Barber Shop’ yazan plastik bir tabelayla değiştirmesi...