L.N. Tolstoy'un bu eseri mükemmel ötesinde. Kitap aşk kitabı olarak görünse de aslında sadece bir aşk kitabı değil. Anna'nın yaşadığı yasak aşk ve intiharla son bulan bu kitap aslında 1870'lerin Rusya'sındaki, toplum düzenini anlatıyor. Ölüm, aşk ve evlilik gibi konular; kadınların Rus toplumundaki yeri, yazarın muazzam gözlemlerinin doğal bir sonucu olarak kaliteli bir eser ortaya çıkmış. Ayrıca inanç ile ilgili karakterlerin davranışları insanı düşündürmeye yönlendiriyor. Ayrıyeten bu eser, insanın kendi benliğini nasıl bulması gerektiğini; kendi benliğini ararken yaşadığı zorluklardan bahsediyor. Kitabın sayfa sayısı sizi korkutmasın. O kadar sürükleyici bir kitaptı ki 1062 sayfalık kitabı 8 günde bitirdim.
Benim bu kitapta en çok beğendiğim şey karakterlerin kendi iç dünyasını yazarın ilahi bir bakış açısıyla tasvir etmesi oldu. Kitabı okurken resmen o karaktere bürünüyorsunuz; ki bunu okuyucuya hissettirmek çok güçlü bir yetenek ister.
Tolstoy 'un bu eserini ben çok beğendim. Kitabı okumayı bitirsem de etkisinden hemen çıkabileceğimi düşünmüyorum. Çünkü bana göre kaliteli eser, okuyucuda iz bırakandır. Benim bu kitap ile ilgili yorumlarım bunlardı.
Kitapsız günleriniz olmasın. İyi okumalar:)