"Sevgi istiyorum ben,ama yok. Öyleyse her şey bitti demektir..."
Anna'nın kitap boyunca göze aldığı ve yaptığı her şeyin tek sebebi buydu. Sevmek, sevilmek arzusu...Bu yolda büyük bedeller ödediği de muhakkak.
Sosyetenin iki yüzlülüğü, ahlak dersi vermeleri sinir bozucuydu. Onlara göre Anna aldatmaya gizlice devam etmediği için her şeyi açığa vurduğu için suçluydu. Sosyetede aldatmak suç değildi, ifşa olmak suçtu.
Benim için kitapta öne çıkan iki karakter kitaba ismini veren Anna ve yine kendisinden çokça bahsedilen Levin'di.
Levin, romanın filozofuydu desem yerinde olacak. Kendisi iç huzura kavuşacağı ana kadar sorgulamalarını sürdürdü. Zaman zaman okumamı yavaşlatan kısımlar da Levin'in bölümleriydi.
Anna kararlarının arkasında duran, güçlü bir karakter çizse de bütün bunlar kendisini acınacak bir kadın olmaktan kurtaramadı.
Sahip olmayı çok istediğimiz şeyler ele geçince o mutluluğu vermeyebiliyor. Anna-Vronski ve bir nebze de olsa Kiti-Levin aşkı buna bir örnekti.
Tolstoy okumayı çok sevdiğim bir yazar. Okumak zaman zaman yorsa da unutamayacağım bir kitap oldu.
Shakespeare' in meşhur satırlarıyla incelememi sonlandırıyorum.
"Şiddetle başlayan aşklar, şiddetle son bulur.
Ölümleri olur zaferleri,
Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi."