En Eski Antik Mezopotamya - Var Olmamış Cennet Sözleri ve Alıntıları
En Eski Antik Mezopotamya - Var Olmamış Cennet sözleri ve alıntılarını, en eski Antik Mezopotamya - Var Olmamış Cennet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alüvyal düzlükler ve çevre alanlarda bitki örtüsünü büyük ölçüde değiştirenler arasında çiftçiler, göçebe çobanlar ve sürüleri de bulunuyordu. Bu düzlükleri çevreleyen dağ ve dağ eteklerindeki ağaç ve diğer odunsu bitkilerin kereste ve yakacak olarak kullanımı geniş alanların ormansızlaştırılmasına katkıda bulunmuştur; örneğin Zagros Dağları'nın bir zamanlar ormanlık olan yamaçları bugün büyük oranda keldir. Koyun ve keçi sürülerinin otlaması ve yayılması ormanların yeniden oluşumunu engellemiştir. Odunsu bitkilerin yakacak olarak toplanması alüvyal düzlüklerdeki çok yıllık bitki örtüsünün önemli bir kısmını yok ederken, bunların yeniden çoğalmasının önüne de yine sürüler geçmiştir.
Alüvyal ova sakinlerinin yerel malzemeyi kendi ihtiyaçlarına uydurma hüneri insan ihtiyaçlarının verili olmadığı, toplumsal olarak yaratıldığı ve son derece esnek olduğu savını güçlendiriyor.
Mezopotamya sakinlerinin çoğunun göçebe olduğu fikri Eski Ahit hikayelerinden tanıdıktır. Gerçekten de mezopotamyada tarihsel olarak belgelenmiş dönemler göçebe ve yerleşik nüfusun ve yaşam biçimlerinin son derece esnek ve birbirini tamamlayıcı olduğuna yeteri kadar tanıklık eder. Bu tamamlayıcılık göçebe ve yerleşik topluluklar arasındaki gizli
Sınırlı bir kapsamda da olsa Güney Mezopotamya ve güneybatı İran'dan arkeolojik veriler, hanelerin önemli bir kısmının hayvansal ve tarımsal ürünler, çömlek, yontulmuş taş aletler ve ev içi kıyafetleri gibi gündelik el işi ürünleri dahil olmak üzere tükettiklerinin çoğunu kendi kendilerine ürettiklerini gösteriyor.
(...) ağır basan kanıtlar haracın üreticilerin emek ve mallarına el koyma konusunda temel bir rol oynadığı karmaşık ekonomik örgütlenmelerin varlığına işaret ediyor.
Metinlerin çoğunun geleneksel biçimleri bir tür merkezi eğitimin ve tek biçimliliğinin göstergesidir. Ayrıca yazılı belgelerde kullanılan dilin sargon hanedanlığı döneminde Sümerceden Akadcaya ve daha sonraki III. Ur Hanedanlığı döneminde tekrar tümüyle Sümerceye dönmesi de aynı duruma işaret etmektedir. Sargon hanedanlığı örneğinde olduğu gibi