İkinci cilt pek olmamış gibi. 300'e falan geldikten sonra Çehov okur gibi hissettim. Zaten önsöz'de de belirtildiği gibi, düşüşleriyle çıkışlarıyla tüm külliyatı çeviriyorlar, tam yirmi cilt olacak şekilde. Eril dili beni çok rahatsız etti ama olgunlaşma dönemlerinde ciddileşip daha toplumsal konulara da eğildiğini söylüyordu Uğur Büke. Çehov'un tiplemeleri tam isabet oluyor, müthiş bir gözlem yeteneği. Ne olursa olsun, göz ardı edilecek bir yazar olduğunu düşünmüyorum, külliyatını tamamlamak istediğim sayılı edebiyatçılardan.