...onlar bunu görmüyorlar, belki de görmek istemiyorlar, belki de sessizce bizden nefret ediyorlar ve buna rağmen dibimizde yaşıyorlar, dibimizde, ölünceye kadar...
Efendim aşağı, efendim yukarı" diye etraflarında dört dönüp duran kadınlardan değil de artık kendi kendimizin efendisi olduğumuzun, kısacası eski kölece anlayışları rafa kaldırdığımızın farkındalar mı sence?
“Fakat hayatımızın en saklı yanlarını, sinirlerimizi uyararak veya düşlerimizde baştan aşağı gizli bir şiddetle titreterek çok, çok erken yaşlarda belirleyen şey katıksız rastlantılar değil midir?”
Belki en başında birbirimizle başka türlü kaynaşabilirdik; mücadele etmeden, çekinmeden, birimizin veya diğerimizin üstün ya da aşağı olması söz konusu olmadan! Sadece gençliğimizin tazeliğiyle, duyduğumuz sevinç ve esrimeyle!
Daracık eski evlerin bazılarında o enfes çatı tepeliklerinin eksildiğini ve her yerde ucuz modernleşmenin çirkin pürüzsüzlüğünün dağılmakta olan güzelliklerin yerini aldığını gördüm. Brzeg de ilerliyordu demek! Daracık köşeleriyle sevdiğim o eski, bildik, küçük kent değildi artık. Yaşam tarzındaki gelişimin sıradan olanı çoğunlukla nadir olandan daha yararlı bulan pratik gereklilikleri burada da bazı güzellikleri engel olarak görüp yolundan kaldırmışlar.