Ariflerin Menkıbeleri

Ahmed Eflaki

Ariflerin Menkıbeleri Quotes

You can find Ariflerin Menkıbeleri quotes, Ariflerin Menkıbeleri book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Selamünaleyküm hayırlı sabahlar...
“Benim yüreğim ve canım Tanrı’yi görmek uğruna ipliğe döndü. Bundan sonra bana bir ip ucu göründü” Güç yolları aştık, sonuna ulaştık. Kendi halkımıza da yolları kolaylaştırdık (Mesnevi, c. III, s. 167/2947)
Reklam
“Senin dışında, dünyada her ne varsa yoktur. Her aradığını kendinde ara. Çünkü her aradığın sendedir.”
Kendisini bu makama ulaştıran bu ulu kişinin sohbeti ile daha iyi, yüce olmak, en olgunluk derecelerine ulaşmak ve ilerlemek istiyordu. Bu arzu ile senelerce takatini tüketircesine dünyayı dönüp dolaştı, seyahatler etti. Nihayet bundan dolayı kendisine “Şems-i Perende Uçan Şems” adını verdiler.
“O, bu dünyada zamanın piri değil, doğru yolun piridir. Tanrı doğruyu daha iyi bilir. “(Mesnevî, C. VI, s. 510/4124, 4121)
Mevlânâ Şemseddin - i Teb-rizî’nin hikâyesi şöyledir: Şemseddin- i Tebrizî, Tebriz şehrinde sepet ve zanbil örücüsü Ebû Bekr-i Tebrizî’nin müridi idi. Ebû Bekr - i Tebrizî velilikte ve kalb sırlarım bilmede zamanın bir tanesi idi. Şemseddin-i Tebrizî hazretlerinin makamı ve mertebeleri o dereceye ulaşmıştı ki artık bunlarla kanaat etmiyor, daha yüksek bir makam arıyordu.
Reklam
Şems’in bir gece kararı elden gitti, heyecen içinde idi. Tanrının tecellilerine gömülüp mest olmuş bir halde münacatında: “Ey Tanrı! Kendi örtülü olan sevgililerinden birini bana göstermeni istiyorum” diye dua etti.
6 yaşında Mevlana Hazretleri...
Bir gün onların arasından bir çocuk ötekine: “Gel de bu damdan öteki dama atlıyalım” der ve bunun için bahse tutuşurlar. Mevlânâ hazretleri dudak altından gü-lBahâ, Veled’in mübarek el yazısiyle bir sahifede: “Belh’te, benim Celâleddin Muhammed hazretleri altı yaşında iken cuma günleri bizim evlerin damları üzerinde dolaşır, daima Kur’an okurdu. Belh’in büyüklerinin oğulları da her cuma hazır bulunur, onunla sohbet eder ve kaynaşırlar namaz vaktine kadar onun yanında kalırlardı. Bir gün onların arasından bir çocuk ötekine: “Gel de bu damdan öteki dama atlıyalım” der ve bunun için bahse tutuşurlar. Mevlânâ hazretleri dudak altından gülümsiyerek: “Ey kardeşler! bu tür hareketi, kedi köpek ve diğer canlılar yapar. Yüceltilmiş insanın böyle şeylerle uğraşması yazık olmaz mı? Eğer ruhani kuvvetiniz ve candan isteğiniz varsa, geliniz göklere uçalım ve Melekût âleminin menzillerini dolaşılım” diye cevap verdi “
Selamünaleyküm Hayırlı Sabahlar Hayırlı Cumalar...
(17) Hikâye: “Bunları aklı başında olanlardan başkası düşünmez bile” âyetinin erbabı olan has müritler şöyle rivayet ettiler ki. Seyyid hazretlerinin ömrü sona erince ve öteki dünyaya hareketi yaklaşınca, hizmetçisine bir desti sıcak su hazırlamasını emretti. Hizmetçi (biraz sonra gelip): “Suyu ısıttım” deyince Seyyid: “O halde git kapıyı muhkemce kapa ve daşarıda, garip Seyyid dünyadan göçtü, diye bir sala ver” dedi. Hizmetçi: “Ben de ne yapacak diye başımı ibadethanenin kapısına koyup gözetledim: Seyyid kalktı abdest aldı, gusletti, elbisesini, giydi, ecel kadehini içerek evin bir köşesinde kıvrıldı ve: “gökler temizdir, feleklerde olanların hepsi temizdirler. Temiz Rıhlar ve temiz ruhlu hepsi hazırlanmışlar. Ey bana bir emanet veren hâzır ve nazır Tanrı! lütfedip gel, bu emaneti benden al, “İnşallah beni sabredicilerinden bulursun ” diye bağırdı ve göçmeğe hazırlanıp, dedi: Şiir: “Ey dost, beni kabul et ve canımı al. Beni mest edip her iki dünyadan al götür. Sensiz hep ne ile gönlüm rahat ediyorsa içime ateş koy, benden onu al” Ve canını Tanrı’ya teslim etti diye anlattı. Bunun üzerine hizmetçi çığlık kopararak elbiselerini yırttı. Seyyid’in ölüm haberi Sâhib Şem-seddin’e ve ilerigelenlere ulaşır ulaşmaz fer-yadedip saçlarını yolarak geldiler. Kayseri (Dâru’l - fath) nin bütün büyük ve küçükleri başlarını açtılar. İman ehli hakkında yaptıkları gibi, hafızlar Kur’an okuyarak, şeyhler zikrederek, bilginler sarıkları perişan bir vaziyette ve okuyucular sela vererek Seyyid’i kendi mübarek mezarlığına gömdüler.
Haberleri rivayet edenler ve hakikatleri iyi bilen sırtaşıyıcıları şöyle rivayet ettiler ki: Mevlânâ hazretleri beş yaşında iken çoğu kez yerinden sıçrar ve heyecan geçirirdi. O derecede ki, Bahâ Veled’in müritleri onu ortalarına almak zorunda kalırlardı. Çünkü onun gözlerine gayb âleminden ruhanî suretler ve görünmiyen gizli şekiller görünürdü. Yâni gelenler meleklerdi (insanların iyi ve kötü amellerini yazan melekler), mümin cinler ve Tanrı kubbeleri altında bulunan velilerdi.
Reklam
Dünyayı bırak, çünkü dünya senin değildir. Şu anda aldığın nefes de senin emrinde değildir. Servet toplarsan, sevinme, canına güvenme; çünkü can da senin değildir.
Yine bir gün Seyyid buyurdu ki: Bir adamın şu üç halin dışında daha fazlasını istemesi, münasebetsizliktir. Bu üç halden birincisi: her yemekten kâfi gelecek kadar istemek, ikincisi: kendini soğuk ve sıcaktan muhafaza edecek kadar elbise giymek, üçüncüsü de: dünyaya maskara olmıyacak kadar yücelikten fazlasını istememektir.
Şiir: "Mübarek olsun dünyada toyumuz düğünümüz, Toyu ve düğünü boyumuza göre biçti Tanrımız" Vezir, sabahleyin erkenden büyük bir sevinçle kalktı, rüyasını arz etmek için padişahın huzuruna geldi. Padişah ve dünya kraliçesi de her şeyi iyi ve doğru gören vezirin gözü- nün gördüğü rüyayı görmüşlerdi. Hepsi Hakk'ın bu yüceliği ve iradesi karşısında şaşakalmışlardı. Vezir, padişahın mü- saadesiyle rüyalarını kendisine anlatmak için Celaleddin Ha- tibi'yi ziyarete geldi. Vezir daha ağzını açmadan Celaleddin Hatibi onların gördükleri rüyayı ona bir bir anlattı. Vezirin samimiyeti bir iken bin oldu. O günlerde tantanalı bir düğün ve tören yaparak hakkı, layık olana verdiler.
Derle r ki: Celaleddin Hüseyin hazretleri daima bekarlığından dolayı üzülür, "lnsanların en fenası bekarlar- dır" sözünün anlamını düşünür, kendi kendine: "Her dakika dinin bütün hükümlerini ve Peygamberin sünnetlerini yerine getirmeğe çalıştım. Bu işte hiç tembellik ve ihmal gösterme- mişim. Tanrı'nın ihsan ettiği fazilet sayesinde büyük günah- lardan sakınmış ve onun merhametine sığınmışım. Nikah sün- netine rağbet etmeyişimden başka peygambere uyma yolun- dan bir adım olsun ayrılmamışım," derdi. Bunun üzerine hemen o gece peygamberlerin sultanı ve alemlerin rabbi olan Tanrı'nın sevgilisi Muhammed Emin'i rüyada gördü. Peygamber ona: "Horasan padişahının kızı ile evlen," dedi. Tanrı'nın takdiriyle aynı gece hem padişah hem vezir ve hem de dünya kraliçesi, Peygamber hazretlerini (Tanrı'nın selamı onun üzerine olsun) rüyalarında gördüler. Peygamber: "Dünya kraliçesini Hüseyin Hatibi'ye nikahladım, bundan sonra kraliçe onundur," dedi. Ne güzel damat ve ne de güzel gelin!
Ey toprak! ben, kalbimin kederinden, bügün ecelin sende bir cevher sakladığını söyliyemiyorum. Alemin gönüllerini avhyan tuzak, tuzağa düştü. Bütün mahluklar gönlünü bağlıyan, senin kuca­ğında uykuya daldı.
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.