dağınık ve boş beleş bir kitap. kitapsızlık çekilen zor zamanlarda okuyacak bir şey yokken okumak zorunda kalmış, birçok şeyi anlamamıştım. anlaşılacak bir şeyi de yokmuş zaten. paso uydurma şeyler imiş.
Elazığlı Bülent’in Alman bilim adamı Hans olma serüveni
Adam sahtekârmış, bilim adamlığıda yalan müslümanlığıda yalan şizofren bir oyunbaz. Kendine sahte bir kimlik inşa etmiş, kafada zehir gibi çalışıyor, birazda araştırıp bilgisini artırınca islam ve bilim barışı adına böyle seri seri bandlar yayınlamış. Çokta okuması zevkli bir kitaptı ne yalan söyleyeyim. Ama bunun kariyerini doğrulamak isteyen
Süper uzay, en küçük ile en büyüğü birleştiren Hilbert uzayından başka, en uzak ile en yakını birleştiren “Karadelik” uzayını da anlatmaktadır.
En küçük ile en büyük, en uzak ile en yakın aynı anda ve aynı yerde!..
Burada her şey hem somut, hem soyuttur. Sayılar ve kütleler hem gerçel hem de sanal (imajiner) dir. Yani hem sıfırdan büyük hem de küçüktür.
Burada her şey aynı anda vardır. En küçük ile en büyük bir arada olduğu için Süper uzay’da “Büyük-küçük” gibi sıfatlar da yoktur.
En uzak ile en yakın bir arada olduğu için süper uzay’da uzak-yakın da yoktur.
Aslında hiçbir sıfat yoktur. Çünkü hiçbir şey “Var” ve yok da değildir. Zaman üstü olduğu için, (yani ışık hızı burada geride kaldığı için) nedensellik denen baş-son, öncelik-sonralık da yoktur. Zaman öyle kısadır ki, bir şeyin var olduğunu göremeden yok olduğunu görür gibi olurken, aynı şeyden başka bir şeyin var ve yok olduğunu görebiliriz.
Bunları bulanlar doğrudan Wheeler gibi bilginlerdir ve böyle olması da kuantum teoreminin “Belirsizlik” ilkesi yüzündendir.
Maddeyi ve enerjiyi ölümsüz sanıyorduk. Oysa zamanından önce vakitsiz öldüğünü görüyoruz ve bilim adamları olarak artık eski yasalara güven duymuyoruz. Karadelik, ölümsüz ve hiç yok olmayacak sandığımız maddeyi, (örneğin koca güneşleri) gözümüzün önünde yiyip bitirmektedir (...) Milyar x milyar x milyar yıl sonra karadelikler de boşalmış, patlayarak açılmaya başlamış olacaklar. Karadeliklerin bile bir “Ömrü” var olduğunu bize Hawking buldu. Öte yandan kuantum fiziği, bize hiçbir varlığın, sonlu bir uzayda sürekli kalmadığını, Yarı ömrü dolunca, (ihtimal hesabı) tünelinden, başka evrene nakledildiğini söyler.
Lorenz Dönüşüm formülleri, bugün zamanı mekâna bağlayan asıl Rölativite formülleridir. Zaman ve mekân bütünlüğünü Einstein’in öğretmeni Hermann Minkowski gösterdi ve soyut bir boyut olan zamanı buldu. Minkowski, böylece evrenin dört boyutlu olduğunu zamanın lineer bir sürekliliği olduğunu ve geçmiş, şimdi ile geleceğin insan zihni tarafından ortaya koyulduğunu açıkladı. Bu yüzden bilincimiz “Beşinci boyut” olarak talep edildi… Buna göre bilinç bir yer çizgisini izleyerek algılanan zaman diliminin bir gözlemcisidir. Evrenin esasını “Zihin – Akıl – Bilinç” dediğimiz beşinci bir boyut belirler, kavrar ve karar verir. Uzay kavramını Riemann’dan zaman kavramını da Lorenz ve Minkowski’den derleyen Einstein, uzlaştırma olan Rölativite (Görecelik) teorisini oluşturdu.