Acı, göğsünün altına sızıp kaburgalarnın arkasında sakladığın kalbe dokunur ve orada soğursa, yarattığı buz sarkıtları tüm damarda yayılır ve seni yok etmeye ant içmiş bir zerre dönüşürdü.
"Şşh," diye fısıldadı. "O kadar sıkı tutma, bir yere gidecek değilim."
"Gitmezsin değil mi?"
"Gitmem."
"Gitmezsin," diye mırıldandım uyku mahmuru bir sesle. "Gidemezsin."
İçimde hep acıyan bir yer vardı. Biri bana acıyan yerin nerede olduğunu sorsa, o yeri gösterip, burada, diyemezdim fakat acıdığını biliyordum, acıdığını hissedebiliyordum. Yerini bilmiyordum, sadece oradaydı ve daima acıyordu.