Aşık Paşazade - Osmanoğullarının Tarihi; Tevarih-i Al-i Osman

Derviş Ahmed Aşıki

Aşık Paşazade - Osmanoğullarının Tarihi; Tevarih-i Al-i Osman Quotes

You can find Aşık Paşazade - Osmanoğullarının Tarihi; Tevarih-i Al-i Osman quotes, Aşık Paşazade - Osmanoğullarının Tarihi; Tevarih-i Al-i Osman book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Erdungrıl Gazi’nin üç oğlu vardı. Biri Osman idi. Biri Gündüz idi. Biri Saru Yatı idi. Ona Savcı dahi derlerdi. Bunlar dahi Rûm’a (Anadolu’ya) yöneldiler. Geldiler. Hısnımansur iline erdiler.
Sayfa 17 - ÖtükenKitabı okudu
Osman Gazi uyuyunca rüyasında gördü ki bu azizin koynundan bir ay doğar, gelir, Osman Gazi’nin koynuna girer. Bu ayın Osman Gazi’nin koynuna girdiği demde göbeğinden bir ağaç çıkar. Gölgesi dünyayı tutar. Gölgesinin altında dağlar var. Her dağın dibinden sular çıkar. Bu çıkan sulardan kimi içer, kimi bahçeler sular, kimi çeşmeler akıtır. Osman Gazi uykudan uyandı. Sürdü, geldi. Şeyhe haber verdi. Bunun üzerine şeyh der ki: “Oğul Osman! Sana müjdeler olsun ki Hak Teala sana ve nesline padişahlık verdi. Mübarek olsun! Ve benim kızım Malhun Hatun senin helâlin oldu.” Hemen nikâh edip kızını Osman Gazi’ye verdi.
Sayfa 19 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Hana dedi ki: “Bunları Türkler’e verelim. Türkçe öğrensinler. Bunları da çeri yapalım.” Öyle yapıldı. Günden güne çoğaldılar. Tamam Müslüman oluncaya kadar Türkler nice yıllar bunları hizmette kullandılar. Sonra devlet kapısına getirdiler. Ak börk giydirdiler. Adları eskiden beri çeri iken Yeniçeri koydular. Yeniçeri bunun zamanında ortaya çıktı.
Murad Hüdavendigâr’ın Kosova’da Şehit Edilişi(1389)
[...] Bu taraftan Murad Han’a karşı Miloş Kobile derler bir kâfir vardı. Süngüsünü ardına sürüyerek, şapkası elinde doğru hana yürüdü. Gaziler karşısına durdular. Dedi ki: “Gidin. Ben el öpmeye geldim. Hem de müjde vermeye geldim. Sırp kralını oğlu ile tuttular. İşte getiriyorlar.” Gaziler alıkoymaktan vazgeçtiler. O mendebur oğlu mendebur hemen erişip hana yaklaştı. Süngüsünü çevirdi. Hana sapladı.
Sayfa 70 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
[...] Padişah, bu dağın çok yerini yaya yürüdü. Elhâsıl, Trabzon’un üzerine indiler. Uzun Hasan’ın anasını beraber alıp inmişti. Sultan Mehmed’e Sârâ Hatun, “Hey oğul! Bir Trabzon için bunca zahmetler çekmek nedir?” dedi. Padişah cevap verdi ki, “Ana! Bu zahmetler Trabzon için değildir. Bu zahmetler İslâm dini yolunadır ki ahrette Allah Hazretine varınca utanmayalım diyedir. Zira bizim elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer biz bu zahmete katlanmazsak bize gazi demek yalan olur” dedi.
Sayfa 167 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hey gâziler! Yürümek gerek. Niçin duralım?
Sayfa 154 - Fatih Sultan Mehmed
Reklam
[...] Hana dedi ki: “Bunları Türklere verelim. Türkçe öğrensinler. Bunları da çeri yapalım.” Öyle yapıldı. Günden güne çoğaldılar. Tamam müslüman oluncaya kadar Türkler nice yıllar bunları hizmette kullandı. Sonra devlet kapısına getirdiler. Ak börk giydirdiler. Adları eskiden beri çeri iken “yeniçeri” koydular.
Sayfa 62 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hünkâra haber geldi ki Karamanoğlu andını bozdu ve Müslümanların kadınları ve oğlanlarına zalimlere gayri meşru işler ettirdi. Bu haberin doğruluğunu bilince hünkâr dahi gaza gelin İslâm askerini topladı ve Rumeli’nin kendisine tâbi ne kadar kâfir askeri varsa onları dahi beraber alıp yürüdü; Konya’ya çıktı. Yağma buyurdu. Karaman ülkesini şöyle bir vurdular ki şehirlerini ve köylerini elek elek ettiler. Harab ettiler. Karamanoğlu kaçıp Taşeli’ne girdi. O yıl nice erkek ve kız çocukları doğdu. Soyları sopları bilinmedi.
Sayfa 132 - Ötüken
İstanbul Kuşatması
Tekfura haber oldu ki: Türk, bizim kürkümüzü yırttı. Evimizi başımıza yıktı. Tekfur dedi ki: Bunların bizimle komşuluğu, doğan ile karganın komşuluğuna benzer. Eğer bu Türk’ten bize kurtulmaya çare olursa dostumuz Halil Paşa’ya yalvarmak gerek.
Sayfa 145 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hünkar "Hey Lala! Bahar olsun görelim, Allah ne buyurduysa onu yaparız" dedi. Aslında hisarın fethine çoktan beri hazırlanmaktaydılar. Sultan "Bu yıl yazı İstanbul'da geçireceğim" dedi. Geldiler, İstanbul hisarının üzerine kondular. Karadan ve denizden de Hisarı kuşattılar. Dört yüz parça gemi denizden geldi. Yetmiş parça gemi de Galatanın üst yanından karadan yelkenlerini açtılar...
Sayfa 218Kitabı okudu
356 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.