Meselelerimiz ve sorunlarımız var.
Misal eğitim, kültür, kalkınma, şehirleşme, sanayileşme, enerji, terör…
Lâkin hepsinden daha büyük, daha önemli, daha çetrefilli bir meselemiz daha var: İnsanı, bizim insanımızı, bizim insanımızın aklını, gönlünü, ahlâkını, kimliğini hedef alan “oyun…”
Büyük oyun: “Şark Meselesi…”
Daha doğrusu, Garp’ın Şark’ı evvela kendisi için bir mesele ve sorun haline getirip, sonra da Şark’ı, yani bizi, kendimiz için de bir sorun olduğumuza inandırması meselesi…
Oyunun esası, insanımızı, ahlâkını bozmak suretiyle değersizleştirmek, usulü de insanımızın hafızasını silip, aklını almak ve duygularını törpüleyip, kalbini köreltmek üzerine kurgulanmış.
Oyunu kuranlar bu maksatla, yüz yıldır ülkemizde ve coğrafyamızda tarihimizi, dinimizi, inancımızı, etnik kimliklerimizi, mezheplerimizi, düşüncelerimizi birer sorun kaynağı gibi göstermeye çalıştılar, bizi bu yönde bir algı operasyonuna mâruz bıraktılar.
İşte bu sebeple, Türkiye ve bütün bir İslâm coğrafyası, yüz yıldan fazla bir süredir, bu topraklarda halen yürürlükte olan yapılanmayı kuranların içimize attığı sorunları yaşamakta.
Recep Can Şen, Mostar Yayınları’ndan çıkan Asıl Mesele adlı eserinde İslâm dünyasına ve Türkiye’ye kurulan büyük oyunu anlatıyor.
