Aşk Aşık Maşuk

Muhammed B. Hüseyin

Aşk Aşık Maşuk Gönderileri

Aşk Aşık Maşuk kitaplarını, Aşk Aşık Maşuk sözleri ve alıntılarını, Aşk Aşık Maşuk yazarlarını, Aşk Aşık Maşuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah subhandır, Allah baş gözüyle görülmez. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz görmek üzere davet ederken Allah’ın isimlerini görmeye davet eder. Allah’ın isimlerini nerde görürüz? -Kendi üzerimizde görürüz; çünkü bizde görmek, işitmek, bilmek, sevmek, irade etmek, rahmet etmek, affetmek ve ikram etmek vardır. Bütün bunları nerden almışız? Nefahtu fîhi min rûhî: “Ona (insana) kendi ruhumdan nefhettim” ayetinden öğrendiğimiz üzere Allah bize ruhundan nefhettiği için bütün bu özellikleri ruhumuzdan almışız; yani bu özellikleri sonradan elde etmemişiz; çünkü bizdeki bütün bu özellikler Allah’a ait isimlerdir. Allah kendi isimlerinden tecelli ederek bizlere; “kendi üzerindeki isimlerden rabbini tanı; yani bir damladan sonsuz deryayı anla! Sendeki bir damla rahmetle Allah’ın sonsuz rahmetini, bir damla sevginle Allah’ın sonsuz bir derya olan sevgisini, bir damla misali görmenle de Allah’ın görmesini anla” demiştir. Bütün sıfatlar böyledir; çünkü bizdeki sıfatlar Allah’a aittir.
İnsan bu dünyada yaşarken kendini tıpkı Hz. Âdem (a.s.) misali tek başınaymış gibi gerisini de kendisi için imtihan olarak; yani kazanma imkânı olarak görmelidir. İnsanın her anda Allah ile muhatap olduğunu bilmesi gerekir. Zaten İhsan da bu demektir. Bu yüzden Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “ihsan, Allah’ı görüyormuşçasına Allah’ın huzurunda Allah’a âbd olmandır” buyurur. Allah, kulunun imanını, âbdiyetini sever. İman, kul olmanın gereğidir, ibadetler ise imanı, kulluğu, Allah’a olan sevgiyi kemale erdirmek, kulu her anda Allah’ın huzurunda durdurmak, ihsan mertebesine çıkarmak içindir.
Reklam
Varlık sorusuna cevap vermeden hakikat anlaşılmaz. Onun için herkesin; “benim hedefim nedir, neyi kendime hedef olarak belirlemişim, neden buradayım, Allah beni dünyaya neden göndermiş, göndermeseydi olmaz mıydı” deyip kendine bu soruları sormalıdır. İnsanın bu sorulara cevap vermeden rahat etmesi ve doğruyu anlaması mümkün değildir. Mesela; bir
Onun için insanın önce hedefini belirlemesi gerekir. İnsan; “benim bu hayattaki hedefim Allah’ın rızasını ve dostluğunu kazanmak, Hz. İnsan olmaktır. Allah’ın huzuruna gittiğimde onun huzurunda mahcup olmamak, ebediyen kaybetmemektir” demeli, hedefine bunu koymalıdır. Biri kendine bu hedefi belirlemişse sırat-el mustakime, dosdoğru yola girmiş demektir. Böyle biri ne yaparsa yapsın Allah’a yaklaşmaya devam eder ve her hali ibadet olur; çünkü niyeti düzgündür ve ameller de niyetlere göredir. Bu yüzden niyet düzelince ameller de düzelir. Bunun için de önce anlamak gerekir; çünkü anlamadan ne iman edilebilir ne de doğru amel edilebilir. Birinin niyeti bozuk olunca ya da niyetin ne olduğunu bilmeyince yaptığı amel de düzgün olmaz.
Peki, insanın asıl işi nedir? İnsanın asıl işi Allah’a âbd olmaktır. Biri bize; “ne iş yapıyorsun” diye sorduğunda; “Allah’a kulluk yapıyorum, Allah’a âbd olmaya, onun rızasını, dostluğunu ve cemalini kazanmaya çalışıyor, Allah’ın güzelliği üzerimde tecelli etsin istiyorum” demezsek yanlış tarafa, ters tarafa gitmiş oluruz. Asıl sorun bilmemek ve anlamamaktadır. O okuldan çıkan çocuklara edindikleri hedefi gösteren birileri vardır. Bu hedefleri onlara gösteren ya anaları, ya babaları ya da arkadaşlarıdır. O çocukların büyükleri de işi anlamadığından dolayı onlara yanlış hedef göstermişlerdir; çünkü işi anlasalardı yüzde doksan dokuzu mü’min ve Müslüman olan bu memleketin hali böyle olmazdı!
130 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.