💛💛 ÇEKİLİŞ💛💛
"Ramazan geldi; aşk ve iman padişahının sancağı erişti. Artık maddî yiyeceklerden elini çek. Çünkü göklerden manevî rızık geldi ve can sofrası kuruldu! Can, bedenin hantallığından kurtuldu; tabiatımızın isteklerinin eli bağlandı. Aşk ve iman ordusu geldi, sapıklık ve imansızlık ordusunu kırdı geçirdi." buyuruyor
Hazreti
Adı yoktu bu acının zira dedesi ölene yetim demiyorlardı
Lakin sana bir sir vereyim kâri, hayatımda tek bir kere gurur duydum kendimle. Yalnızca bir kere ve tek bir kişi, "maksat hâsıl oldu. O fotografı gördüğüm vakit, işte o vakit bir muştu düştü. Ben o zaman torun olabildiğimi anladım. Kendimle en ziyade gurur duyduğum tek fotoğraf karesidir o. İşte o fotoğrafı gördüğüm an ölümün öldüğünü anladım. Dedemle ilgili hiçbir şey yazmadım sana şimdiye kadar Belki gerek duymadım, belki de utandım. Ya da ne bileyim hiç gelmedi aklıma, mahcubum. Ama güzel adamdı dedem, hoş adamdı, Nereden bileceksin Sen beni? Ama ben evvela torunun olmam nedeniyle gurur duyardım. Sonra bir gün gitti dedem. Hani herkesin gideceği o yere. Şairin dediği gibi gitti, "yıkadılar, aldılar götürdüler." O bana dua ederdi hep. Sonra ben dua ettim ona toprak rengi bir yığının başında. İtiraf edeyim kari; hiç ölü görmemiştim ben. Ölümden sakınmış hatta belki saklanmıştım. Ama dedesinden saklanmazdı ki torunu, sakınamazdı ki. O yeşil örtülü tahtadan salın içinde de beyazdı, bembeyazdı. Ve topraktan bir odanın içine beyaz entarisiyle bıraktık geldik dedemi. Kendimden en çok o zaman utandım. Sana bunları yazmayacaktım, belki de yazmamalıydım bilmiyorum. Zira bilir misin ya da söyledim mi sana ben yazarak ağlıyorum. Başını ağrıttım kendi derdimle. Helal et hakkını ve dua et kâri, dua et ki o tenha köşede bir başına bıraktım diye affetsin dedem beni. Ellerinden son bir kez öpebilseydim, öpebilseydim de bütün bir gençliğimi oracığa gömseydim. Güçsüzüm, takatsizim... Şükür ki dua var... Allah Rahmet Eylesin Şevket Dedeme
Çok isterdim. Lakin yalnızca öyle hayal ediyorum şimdi. Bir tahta iskemlede oturmuş demli bir bardak çayı yudumlarken aşktan, şiirden, derdimizden, gönlümüzden konuştuğumuz ve bir kıraathanede buluştuğumuzu hayal ediyorum.
Tanı şimdi kendini kâri. Bir sıyrılsan her şeyden, herkesten ve hatta kendinden... O vakit göreceksin içinde O var, sesinde O var, yanında O var. O vakit sen değişeceksin, dünya değişecek. Hiç yalnızım demeyeceksin o zaman, kimsesizliği hissetmeyeceksin, yalnız ölmeyeceksin kâri, yalnız ölmeyeceksin.
Evvela özü bilmek gerek ki sen kimsin, nesin? O seninle ama sen neredesin?
Hiç düşündün mü neden kendi kendine konuşur insan, ya da gerçekten kendiyle mi konuşur, dua ettiğinde ya da kim işitir onu? Neden kimseye diyemediği sırlarını yalnız olduğunu sandığında söyler, onu kim dinler?